Sırrı Süreyya Önder
Yıl 2010.
Semih Kaplanoğlu “BAL” filmiyle Berlin Film Festivali'nde “Altın Ayı ödülü” kazanmıştı.
BAL filmi daha önce çekilmiş “SÜT” ve “YUMURTA” adlı iki filmle beraber bir üçlemenin son filmiydi.
Semih Kaplanoğlu bu filmleriyle farklı bir bakış açısına sahip olduğunu göstermişti.
BAL filmi o kadar ilgi çekmişti ki, Kırmızı Lale kartı sahibi olmama rağmen İKSV Film Festivalinde bilet bulamamıştım.
Neyse ki Film festival kapsamında olmayan bir sinemada da gösterime girmişti, orada izlemiştim.
Sinemadan çıkarken Sırrı Bey’i gördüm, bir arkadaşıyla birlikte, bir çay ocağının küçük sokağa atılmış sandalyelerine oturmuş sohbet ediyorlardı.
Beni görünce “Hayırdır Mülkiye’li Arkadaşım, burada ne işin var?” dedi. Daha önce “Eski Kafa”da tanışmıştık. Sırrı Bey benim bankacı olduğumu biliyordu fakat adımı hatırlayamadı.
Ona 23 yıldır yıllık izinlerimin büyük bir kısmını film festivallerinde geçirdiğimi anlattım. Şaşırdı ve sen tam aradığım adamsın dedi.
Peki şimdiye kadar en muhteşem festival hangi yıl oldu diye beni test etti.
Gerekçeleriyle dört yıl önceki 25. yıl olduğunu söyledim; aynı fikirdeydi memnun oldu.
BAL filmini o da seyretmişti.
Benim kanaatimi sordu: “Tasavvufi hakikatle aydınlandığına inanan yönetmenin, bu hakikati, çocuk kalbinin saflığı ve sevecenliği üzerinden anlatma deneyimi” dedim; öyle olsun dedi.
Söz döndü dolaştı ve İran’lı yönetmen Mecid Mecidi’nin, 7-8 yaşlarında kör bir çocuğun hayatını anlattığı ve ödül üstüne ödül alan “CENNETİN RENGİ” filmine geldi.
Sana bir soru dedi “CENNETİN RENGİ filmindeki en önemli sahne hangisidir?”
Kısa bir sessizlik oldu.
“Yüz yıldır birinin, bana bu soruyu sormasını bekliyorum” dedim, gülüştük ve anlatmaya başladım.
Cennetin Rengi Film Özeti: 7-8 yaşlarında ve körler okulunda okuyan bir çocuk. Annesi ölmüş. Babası diğer iki küçük kız kardeşi ve ninesiyle birlikte yaşıyor. Babasının bir nişanlısı var ve evlenmek istiyor.
Kardeşler hep beraber, bizim karadeniz bölgesini andıran cennet gibi bir tabiat ortasında şen şakrak bir hayat sürüyorlar.
Derken bir gün nişanlısı, daha önce aldığı “hediye bohçasını” babaya geri göndererek nişanı bozuyor.
Filmin gidişatından kadının, iki........
© Karar
