Bahçivan nasılsa bahçe de öyledir
Bahçe kapısından çıkınca iki kadın ve 6-7 yaşlarında iki kız çocuğu, yanımdan geçti. Kendimden biliyorum, çocuklar muhakkak görürler. Arkalarından seslenip, “Erik ister misiniz?” dedim. Hiç tereddüt etmeden kafa salladılar. Hemen birini, duvarın kenarına çıkardım. Anneleri yardım etti, diğeri de çıktı. Bahçemden eğilen dallardan can erik topladılar.
Ben, onlardan daha çok sevindim. Bir bahçe yapmışım, bahçede erik ağacı, meyve vermiş. Bu ne mürüvvet! Geçen sene de vişneyi, gelen geçen yedi.
İnsan, yetiştirdiği ağaçlarla övünürmüş meğer.
Feridun Andaç, “Bir Bahçe Kurmak” başlıklı köşe yazısında, “Bir bahçe kurmak, aynı zamanda insanı kıvandıran bir şeydir. Tek bir ağacınızın bile olması bambaşka bir duygu yaşatır size. Bir zeytin, bir ceviz, bir incir ağacı örneğin; ya bir ahlat, ardıç, meşe...” diyor.
Yedi sene evvel geldiğimizde bahçe neredeyse boştu. Evleri yapan firma, ıhlamur ve çam dikmişti sâdece. Bir de adını, hâlâ ezber edemediğim bir süs bitkisi vardı.
Ankara’dan taşınırken komşum, mürdüm eriği fidanı vermişti. Önce onu diktim, bir kenara. Yalova’da oturan arkadaşım arayıp, “Hangi meyve fidanı alayım?”........
© Karar
