Gecikmemiz bitti mi?
Gelişmeleri Batı’dan aldığımız uzun asırlar var. Batı’da çıkar çıkmaz değil, epey sonradan aldıklarımız. Birçok konuda geciktik ve bu gecikmenin de ceremesini çektik.
İlk akla gelen matbaadır. Galiba en uzun gecikme matbaada. Gutenberg’in harfleri tek tek “dizerek” satır ve sonra sayfa oluşturması ve basması 1439 yılındadır. Bizde İbrahim Müteferrika’nın Darü’t-Tıbâati’l Amire’sinin açılışı 16 Aralık 1727 idi. Böyle kesin tarih verebiliyoruz çünkü matbaayı açabilmek için önce Şeyhülislam Abdullah Efendi’den, nedense, “dinle ilgili olmayan eserlerin” basılabileceği fetvası, ardından da Sultan Üçüncü Ahmet’ten olur alınmış. 1439’dan bu tarihe 288 yıl var. Kabaca üç asır. Üç asır geciktiğine göre bir baskı patlaması beklemeyin. Müteferrika’nın ölümüne kadar toplam 17 kitap basılıyor. Müteferrika’dan sonra topu topu bir kitap daha var. Niçin bu kadar gecikildi? İlber Ortaylı Hoca toplumun matbaa talebi olmadığına işaret ediyor. Bu bir teselli değil herhâlde. Toplumun ihtiyacı olmaması matbaanın gecikmesi kadar üstünde düşünülmesi gereken bir sıkıntı.
Acaba bu geç gelişler Osmanlı zamanında vardı da sonradan ortadan kalktı mı? Benim tecrübelerim öyle söylemiyor. Gerçi ben de pek yeni sayılmam; ben de geçmişten sesleniyorum…
Yıl 1965. Ege Üniversitesi Fen Fakültesinde öğrenciyim. Fakültemiz henüz pek genç. Bilime meraklı bir arkadaş gurubuyuz. Kuantum teorisi bize epey heyecanlı geliyor. Fakat derslerimizde bu konu yok. Biz öğrenciler, kendi aramızda çalışıyor, öğrendiklerimizi birbirimize anlatıyoruz. Bu işi biraz daha teşkilatlı yapmaya karar verdik ve kendi........
© Karar
