menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Egzersiz mi yapalım, hamama mı gidelim?

31 20
05.10.2024

Efenim malum İskandinav ülkeleri son yıllardır trendlere imza atıyor. Modada, ev dekorasyonunda, yaşam biçiminde bütün dünyayı etkiliyorlar. Şimdi de sağlıklı yaşam gelenekleri arasındaki saunayı, yani bir tür bizim hamam kültürünü dünyada yaymaya başladılar. Şarkıcı Lady Gaga’dan, oyuncu Gwyneth Paltrow’a pek çok ünlü saunalarda sağlıklı yaşamın izinin arıyor.

Hamam bizim kültürümüzde de çok yaygındı hepinizin bildiği gibi. Uzun yıllar geçmişte kalmış bir alışkanlık olsa da şimdilerde art arda pek havalı hamamlar açılıyor. Üstelik artık sadece turistik bir atraksiyon değil.

Sauna kelimesinin geldiği ülke olan Finlandiya’da her iki kişiye bir sauna düşüyor. Bu kültür ülkede o kadar yaygın ki en önemli iş toplantıları bile saunalarda yapılıyor.

Saunanın yararlarını destekleyen bilimsel çalışmalar da var. Doğu Finlandiya Üniversitesi haftanın çoğu günü saunaya giden, 42-60 yaş aralığındaki 2315 erkeğin sağlık sonuçlarını 20 yıl boyunca takip etmiş. Sonuçlara göre haftada birden fazla saunaya gidenlerin gitmeyenlere kıyasla ölümcül kalp krizi geçirme olasılıklarının yüzde 50 az olduğu belirlenmiş.

Daha yeni bir araştırma da fareler üzerinde yapılmış. Vücudun sauna gibi sıcak bir odada günde 30 dakika kalmasının özellikle kadınlarda yaşa bağlı obezite ve insülin direnciyle mücadelede yardımcı olduğu belirlenmiş. Daha ciddi iddialar da var; sauna kardiyovasküler egzersizin faydalarını sağlayabiliyormuş!

Saunanın sıkça dile getirilen bir diğer faydasının da stres hormonu kortizolü düşürmedeki etkisi. Bu kadim kültür her ne kadar ünlülüler arasında giderek popüler olsa da risk almanın hiç gereği yok, özellikle kronik hastalığı olanların doktora danışmadan sıkça hamama, saunaya gitmesi çok doğru gibi gelmiyor bana.

Bizim kuşağa (x kuşağı, detayı boş verelim) ait olanlar bilir, okul yıllarında sınıf arkadaşlarımız arasında anne babası boşanan çocuk sayısı parmakla gösterilecek kadar, hatta daha da azdı. Hani tesadüfen böyle bir arkadaşımız vardıysa da pek çoğumuza ilginç gelirdi. Zaman değişti, günümüzde okullarda ebeveynleri yollarını ayırmış çok sayıda çocuk var sınıflarda.

Bir ömür boyu aynı yastıkta mutlu mesut yaşamak mazide mi kaldı? Bunun cevabını verecek olan ben değilim ama dünyada olduğu gibi Türkiye’de boşanma oranları eski yıllara göre çok daha yüksek olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz.

Geçen yıllardaki istatistiklere bakıldığında boşanmanın ilk beş ya da on yıl içinde olduğunu biliyoruz ama son birkaç yıldır ilginç bir durum yaşanıyor, gri boşanma ya da gümüş ayrılık olarak tanımlanıyor bu akım. Çünkü 50’li........

© Karar


Get it on Google Play