menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Vicdan denilen şeyin ‘öbürleri’ için olduğunu unuttuk…

26 1
11.04.2025

Trump’ın kendi kendine “kurtuluş günü” ilan ettiği günün ertesinde Obama’nın Hamilton Koleji’nde yaptığı konuşmayı dinledim:

“Bu durumu düzeltmek hepimize düşüyor. Birisi gelip sizi kurtarmayacak. Demokrasideki en önemli makam, ‘hayır, bu doğru değil’ diyen sıradan vatandaştır” dedi.

Bizlerin de çekilen acılar karşısında “bu doğru değil dediğimiz” zamanlar oluyor mu?

Vicdan denen o garip duygu her zaman aynı kuvvette “yeter artık” diyor mu?

İşte Mahir Polat örneği, önümüzde. Bin bir çeşit hastalığı ile iki günde bir cezaevinden hastaneye, hastaneden cezaevine, oradan da Adli Tıp’a sevkini üzülerek izledik. Çok ciddi sağlık sorunları olan bir insanı o korkunç cezaevi araçlarıyla oradan oraya dolaştırdılar.

O cezaevi araçları nasıldır bilir misiniz? Bir demir kutunun içinde kelepçeli bir şekilde oturursunuz. Kımıldayamazsınız bile. Kilometrelerce öyle gidersiniz. Her virajda yana devrilir, elleriniz bağlı olduğu için zorlukla doğrulursunuz.

Hasta bir insana bu muameleyi reva gördüler işte.

Tutuklama yerine ölçülü tedbirler varken ve yasanın emri iken, neden en ağır tedbir olan tutuklama tedbirine başvuruldu? Niye günlerce bu işkence çektirildi?

Çünkü çoktandır yaşanan benzer haksız uygulamalara hep birlikte itiraz etmedik… Çünkü bizlerin toplumsal vicdanı kayboldu, haksızlık karşısında isyan eden ortak bir vicdanımız kalmadı.

Çünkü bölündük, parçalara ayrıldık, husumet mahallelerine dönüştük. Vicdanlarımız........

© Karar