menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gerekenin gerektiği gibi yapıldığı görüldü…

33 1
23.10.2025

Aynı yargıç, aynı dava dosyası, yargılanan aynı kişi… Peki bir yargıç aynı dava dosyasının otuz gün arayla gerçekleşen iki duruşmasında birbirine zıt tavırlar sergileyebilir mi? Otuz gün önce verdiği bir karardan otuz gün sonra “o kararım da doğruydu bu kararım da doğru” diyerek vazgeçebilir mi?

İBB’nin tutuklu belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Diploma Davasının 12 Eylül 2025 tarihindeki ilk duruşmasını Silivri’de izlemiştim. Hakim Anayasa’nın 36. Maddesiyle ve AİHS’in 6. Maddesinde güvence altına alınan ‘adil yargılanma’ hakkına saygılı, bir yargıçta bulunması gereken bütün özelliklere sahip; ‘tarafsızlık, ölçülülük’ gibi insan haklarına saygıyı, vicdanını rehber alan adalet anlayışını temsil eden, hukuku insan için kullanan bir AİHM yargıcı gibiydi…

7 saatten fazla süren duruşmayı izlerken bana kendimi The World Justice Projes’in ‘Hukukun Üstünlüğü Endekslerinde ilk beş sırada çıkan Danimarka, Norveç, Finlandiya, Yeni Zelenda, İsveç’teki bir mahkeme salonunda olduğumu hissettirmişti.

Hakim, duruşmada dosyaya ilişkin değerlendirmelerinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/2. maddesiyle güvence altına alınan masumiyet karinesi ilkesine uygun davranmış; sanığa ilişkin herhangi bir suçluluk ima eden veya ön kabul içeren hiçbir tutum sergilememişti.
İmamoğlu’nun suyunun bittiğini gördüğünde su getirtti, sık sık dinlenme ihtiyacı olup olmadığını sormuştu.

***

12 Eylül tarihli duruşmada hakimin en dikkat çeken tutumlarından biri, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklu avukatlarından Mehmet Pehlivan’ın SEGBİS sistemi üzerinden duruşmaya bağlanması kararı olmuştu.

Önemli bir ayrıntı; bu talep İmamoğlu’ndan gelmemişti.

Hakimin “Avukatlarınızdan Mehmet Pehlivan’ın sizi savunmasını ister misiniz?” sorusuna İmamoğlu şaşkınlıkla, “Sayın hakim elbette isterim; o benim canım, ciğerim. Ama tutuklu, nasıl mümkün olacak?” sorusunu yöneltince…

Hakim, tutuklu Pehlivan’ın duruşmaya katılmasında yasal bir engel bulunmadığını, İmamoğlu’nun talebi halinde bunun “sanık hakkı” kapsamında mümkün olabileceğini söylemişti.

Salondaki herkes bu diyalogu sessizlik içinde, dikkatle izliyordu.

O an salonda alışılmadık bir hava vardı. İmamoğlu, hakimin bu tutumuna hem şaşırmış hem de takdir etmişti:

“Sayın hakim, biz böyle davranılmasına alışkın değiliz. Tavırlarınız bizi şaşırtıyor. Aman başınıza bir şey gelmesin,” diyerek teşekkür etmişti.

Hakim süreci başlatmış,........

© Karar