menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Transatlantik dünya asla eskisi gibi olmayacak

13 6
22.03.2025

Bir zamanlar Amerika Birleşik Devletleri, demokrasi ile otoriterlik arasındaki mücadelenin en belirleyici mesele olduğuna inanıyordu. İkinci Dünya Savaşı’nın ateşinde şekillenen bu bakış açısı, güçlü transatlantik bağların oluşmasını sağladı. On yıllar boyunca, ABD-Avrupa ittifakı sadece güvenlikten ibaret değildi; aynı zamanda ideolojiye ve ortak değerlere dayanıyordu. İşte bu yüzden bu ilişki 80 yıl boyunca ayakta kaldı.

Ancak şimdi, ABD Başkanı Donald Trump sayesinde, sadece iki ay öncesinin dünyası şimdiden uzak bir tarih gibi gelmeye başladı. Batı’nın doğası gözlerimizin önünde yıldırım hızıyla değişiyor. Bu değişim o kadar ani ve kafa karıştırıcı ki, pek çok kişi bir dayanak noktası aramak zorunda kaldı. Yeni gerçeklik, ABD’nin Rusya ve diğer birkaç dışlanmış otoriter ülkeye katılarak, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığını kınayan BM Genel Kurulu kararına karşı oy kullanmasıyla ortaya çıktı. Bu, dönüm noktası niteliğinde bir olaydı – utanç içinde anılacak bir tarih olarak kayda geçti.

Yeni Amerikan dış politikasının sonuçları elbette çok derin olacak. Transatlantik güvenlik ittifakının zayıflamakta olduğu inkâr edilemez bir gerçek. Siyasi liderler, eski karşılıklı savunma taahhütlerinin hâlâ sağlam olduğunu kamuoyu önünde savunma gereği hissedebilir; ancak kimseyi – hatta kendilerini bile – kandıramazlar. İttifakın güvenilirliği Beyaz Saray’da kimin oturduğuna bağlıdır ve bu kişinin transatlantik güvenlik konusunda hiçbir güvenilirliği bulunmamaktadır.

Dahası, en azından transatlantik ideolojik ittifakı büyük ölçüde sağlam tutan ilk Trump yönetiminden belirgin bir uzaklaşmaya tanık oluyoruz. Başkan Yardımcısı J.D. Vance’in Münih Güvenlik........

© Karar