Gözler değil kalpler kapalı
Nasıl yazmalı, nasıl konuşmalı bu insanlık durumunu? Derdimiz, insanlığımız, engelliliğimiz…
Sözün başında söylemek isterim: Fiziksel bir engeli olmayan insan, çoğu zaman hayata yukarıdan bakıyor. Sanki her şey yolundaymış gibi... Oysa “engel” dediğimiz şey, yalnızca bedende değil; bakışta, zihniyette ve kalpte de olabilir.
Toplum olarak engelliliği bir kusur, bir eksiklik, bir zayıflık gibi algılama eğilimindeyiz. Engelli bireyi, insanlığından bir parça yitirmiş biri gibi görmeye meyilliyiz. Onunla aynı masaya oturmak yerine, uzaktan “iyi dileklerde” bulunmayı tercih ediyoruz. Bu yaklaşım, aslında kendi kırılganlıklarımızla yüzleşmekten kaçmak için inşa ettiğimiz bir savunma duvarı.
Oysa insan; kadındır, erkektir, çocuktur… Sağırdır, kördür, topaldır… İnsan, her şeyden önce insandır. Cennetten dünyaya sürgün gelen bizler için eşitliğin başladığı yer Adem’dir. Kimimizin gözü görmez, kimimiz duymaz; kimimizin ise kalbi görmez. Asıl mesele, insan olmak ve insan kalabilmektir.
Yeryüzü macerası, insan........
© Karar
