Erdoğan’ın arkasından esen rüzgarlar
Kimi zaman olur, global rüzgarlar, dünya koşulları, ülkenin güç ve konumu, memleketinizde atılan anti-demokratik adımları tokat gibi yüzünüze vurur. 1980 darbesi döneminde olduğu gibi Avrupa Konseyi üyeliğiniz askıya alınır, ambargolarla karşı karşıya kalırsınız.
Kimi zaman gelir, global rüzgarın yönü değişir. Bir ülkeye yönelik stratejik beklentiler, o ülkenin konumu, onunla iş birliği arayışları özellikle Batı için demokrasi ilkelerinden daha çok önem taşır. Bugün İmamoğlu’na yönelik adımları Avrupa’nın, Amerika’nın sınırlı tepkilerle geçiştirdiği gibi…
Şu örnek yeter: Genişlemeden sorumlu AB komiseri Kos’un İmamoğlu’nun tutuklanması gerekçesiyle belki Türkiye gelişini ve Fidan’la görüşmesini iptal ediyordu; ancak diğer taraftan Türk ve Fransız dışişleri bakanları geleceğe yönelik stratejik iş birliği toplantısı yapmaktan geri kalmıyordu.
Erdoğan, İmamoğlu adımını atarken, uluslararası iklimi ve Türkiye’nin bu iklimdeki yerini, stratejik değerini ayrıntılı düşünmemiş olsa bile, refleksif olarak değerlendirmiş olmalıdır.
Türkiye, Suriye’de ve Ortadoğu’da önemli bir bölgesel bir güç ve oyuncu, önemli bir müttefik adayı, güçlü bir orduya sahip ve Avrupa Birliği’nin kendi ordusunu inşa arayışında önemli bir güç, ABD ve Avrupa arasında önemli bir........
© Karar
