Editörlük zor meslek!..
Editörlük zor meslek!.. Hele yıllar önce basılmış, yazarı artık hayatta olmayan bir külliyatı basıma hazırlayacaksanız… Bir de eserin ilk baskıları Osmanlı harfleriyle, hatta tefrika suretiyle yapılmışsa. Önce önünüze konulmuş ve yeni harflere aktarılmış metni alacak Osmanlı Türkçesiyle yazılmış metinle satır satır karşılaştıracaksınız. Bitmedi! Sonra tefrika edilmiş metinle karşılaştıracaksınız. Dizgi hataları çıkar, atlanmış kelimeler, satırlar çıkar, tefrikadan kitap baskısına geçişte bizzat yazarı tarafından değiştirilmiş yerler çıkar.
Yıllar önce -1990’lı yıllardı galiba- Ahmet Mithat’ın “Jöntürk” adlı romanı hakkında bir makale yazarken, -ki metin henüz yeni harflere aktarılmamıştı- Osmanlı Türkçesiyle basılmış romanı alıp okudum, gerekli çalışmayı yaptım. Sonra bir de Tercüman-ı Hakikat’te yayımlanmış tefrikaya baktım, bazı değişiklikler vardı. Olur!.. Tefrikadan sonra kitap hâlinde basılırken yazar bizzat bazı değişiklikler yapabilir, yapmıştır da. Meselâ Ahmet Hamdi Tanpınar, Günlükler’inden anlaşıldığına göre “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”nün tefrikasından sonra romanda bazı değişiklikler yapmak istemiş, epeyce çalışmış da... Sonra yoruluyor galiba, aynen basılmasına karar veriyor. Yapsaydı, editörlerin epeyce zamanını alırdı… Yine de bakmak lazım. Bir ara Orhan Kemal’in hikâye ve romanlarında defalarca değişiklik yaptığını okumuştum. Hatta hikâyelerin adlarını bile değiştiriyor. Hadi bakalım editör, işin içinden nasıl çıkacaksan çık. Zor!.. Orhan Kemal’in külliyatını basacaklar için önlerinde bir........
© Karar
