Sumud’un sergilediği erdem ne diyor?
Sumud “insanlık ölmedi”nin ilânıdır. İnsanların içinde din, dil, ırk, renk farkını aşan bir “insanlık damarı” bulunduğunun göstergesidir.
Ve o damar, bugün, 2 milyarlık İslâm dünyasının kurtarmayı başaramadığı Gazze’nin imdadına koşmuştur.
Ve o damar, bugüne kadar mazlûmiyetin üzerinden yürüyerek kendisine alan açan Yahudiliğin, nasıl barbarlaşabildiğini dünyaya göstermiştir.
Gazze olayında Netanyahu vahşetine başkaldıran Yahudi kökenli insanların tavrı da, insanlık damarının gerektiğinde kendi aidiyetlerini aşabilme niteliğini sergilemiştir, ki bundan, siyasi, mezhebi, fikri aidiyet adına, dünyanın her yerinde ve tabi bizim ülkemizde her türlü haksızlığa – zulme göz yuman insanların alacağı pek çok ders vardır.
Belçikalı aktivist bilmem kim, niye Gazzeli çocuğun göz yaşını dindirmek için kendi hayatını tehlikeye atar ki… Bu, insan olmak haysiyetiyle bazen kendi hayatından vazgeçebilme erdemini gösterir.
Diyorum ki, bu erdem üzerinde durmamız lâzım.
Bizden olanların zulmüne rıza, Netanyahu’nun icra ettiği bütün vahşetlerinde kendi destekçilerinden beklediği onaylamaya benzer.
Türkiye’de falanca kişiye yapılan haksız uygulamalara karşı çıktığımda, bana, “O adamın içerde olmasından, bilmem şu kadar süre tutuklu kalmasından, bilmem şu kadar yıla mahkum edilmesinden sana ne?” diyenlere rastladım pek çok. “Ahmet Abi sana ne Kavala’dan, Demirtaş’tan?”........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein