Kesişme noktasında olmak
"Pergel metaforu” diye bilinir. Mevlânâ’ya aittir. Bir ayağı sabit, diğer ayağı ile geniş çemberler çizer, dünyayı dolaşır. Sabit ayak, İslâm imanıdır, dolaştığı dünya insanlık alemidir. Kalp ağrısı onu yatağa düşürdüğünde ve bu hal nerede ise bütün siyaset – sanat – kültür âleminde derin üzüntüler oluşturduğunda “Sırrı Süreyya - İyi insan özlemi” başlıklı yazıyı yazmıştım. Herkesin bir şekliyle Sırrı Süreyya’da tanık olduğu “İyi insan özellikleri” çok geniş kesimlerin kesişme noktası olmuştu. O yazıya Sırrı Süreyya’nın “Gezi” ile ilgili şu sözlerini de almıştım:
“(Ben istediğim ağacı keserim, istediğim yere istediğim şeyi yaparım) demek, Allah’a şirk koşmaktır. Eğer Müslümansanız, bu ağaçlar kıyamette bizden önce dirilecekler ve bizlere şahadet edecekler. Biz, bize şehadet edecek canlıların hakkını hukukunu koruyoruz…”
Bunu ancak içinde derin bir “Mahşer bilinci” olan insan söyleyebilirdi. Bu sözler benimle can damarımdan kesişiyordu.
Bu yazıma ertesi gün sözüm ona “islâmî misyon”a sahiplik iddiasında bir köşede “Hep biz kötüyüz, teröristler iyi, öyle mi Taşgetiren?” başlığı ile bir reddiye yazıldı. Benim hâlâ “Bizim” dediğim için eleştirildiğim “Camia”dan hâlâ böylesine “kin yüklü”, “iyilik”ten, daha kötüsü “insanlıktan yoksun” bir yazı çıkabildiği için utandım.
O yazının sahibi, önceki gün, tanıdığı bütün muhafazakâr siyasetçiler tabutu karşısında saf tutup “İyi biliriz” diye seslendiğinde ne hissetmiştir merak ediyorum. Sırrı Süreyya kalp dünyasında neye inanıyor olursa olsun onunla meselâ “Hazreti Hatice Annemiz” derken birlikte olamaz mısınız? Şu, “Ağaçlarla helâlleşmek zorunda kalacağımız” sözünde buluşamaz mısınız?
Mevlâna Hazretleri pergelin geniş ayağında sizinle hangi özelliklerde........
© Karar
