Rejimler değişir devlet ve millet ebedîdir
Bizim Atatürkçüler, durumun farkındalar mı bilmiyorum, büyük kurtarıcıyı tanrılaştırarak bazı dinbazlarla aynı kafada buluştular. Derece derece diğer ideolojik anlayışlar da farklı değil. Her biri birkaç inanç sloganıyla idare ediyor ve başkalarını konuşturmuyorlar. Anlamaya çalışmak yok. Ötekini dinleme anlama zaten yok. Eleştiri bakışı yok. Gelişme, dönüşme yok. Memleketin değişmeyen talihsizliği bu.
Cumhuriyet’i ve öncesini tartışalım da bilerek tartışalım. İlkokulda, orta dereceli okullarda yapamazsınız. Bayramda ve her yerde yapmak akılsızlıktır. Üniversite yapar. İlim, önce iyi ve kötü demeden ortaya koyar. Her yönüyle sergilediği durumu anlamaya çalışır ve tartışır. Sonucunu meraklısı okur öğrenir. Aydınlar ayrıca yorumlar. Doğrusunu yanlışını değişik açılardan bakarak anlar ve hayatımıza katarız.
Yeni rejimler yerine geldiği rejimi kötüler. Yoksa niye değiştirdin derler. Normaldir. Bir süre sonra rejim yerleşir, kıyaslama ve kötüleme propagandası biter. Bizde bitmedi. Rejim meselesi olmaktan çıktı ve öncesine düşmanlık ve inkâra dönüştü. Verdiğimiz istiklal mücadelesinin de önüne geçti. Derin akılsızlık buradadır.
İngilizlerde hala saltanat var. Meşruti idareyi değiştirmediler. En iyi demokrasi onlarda. Kraliçeleri sadece İngiltere’nin(Birleşik Krallık’ın) değil, İngiliz Milletler Topluluğu’nun tepesinde bir isim. Şimdi prens Andrew’un hanedanı sarstığını konuşuyoruz ya, bunlar arada bir olur. Saltanata saygı ve hanedana yüksek itibar değişmez.
Düşünün, Avrupa’nın yarısı hala krallık. Kimse o kralları bilmez. Hollanda’yı, Danimarka’yı, İsveç’i kralları değil başbakanları idare eder. En iyi demokrasi onlarda. Rejimleri Cumhuriyet değil diye kötü diyebilir miyiz? Oralarda, Cumhuriyet........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d