“Kötülükte eşitlenme”ye mi geldik?
Neye el atsam, kime varacak olsam, ne yapmak istesem iyi olmayan bir şeylere hazır olmam gerekiyor. Bayram dolayısıyle bir daha acıyla fark ettiğim buydu. Toplumda bozulma yaygınlaştı. Bayram gibi sonucu iyi olması gereken iyi şeylerden de iyi çıkmayabiliyor. Kabukta kalan, yaşamayan ve yaşatılmayan değerlerin hayatımızdan çekilişini acıyla yaşıyoruz. Dikkat ettim, bayramda bayramlıktan eser yoktu.
Öyle bir yerdeyiz ki bazı durumlarda iyilik nadir hale geldi. İyi derken kötüyü kastedenler elinde kötülükler kök saldı. Hayatımızda iyiyi arasak bulamaz durumdaysak düşüneceğiz. Hak yok, hakikat yok. Varsa yoksa birilerinin menfaati ve onun bozulmaması. Devlet bu kişiye özel yapılanmayı kabul etmez. Önünde sonunda atar. Atar da batağa düşerek atar. Sözü sakınmanın manası yoktur: Şimdi o yoldayız.
Bizdeki insan tipi kendisiyle sınırlı bir düşünceye hapsoldu. Hâkim siyasetçi profili kontrolsüzlüğe alıştı. Gücü verdiklerimiz gücü ölçüye gelmez şekilde kullanmaya doymaz oldu. Her şeyi bozan bu durum bozulmadı. Nihayet tekliğin görülmemiş örneğine düşecek kadar düştük. Son yaşadıklarımız o psikolojinin panik ötesi savunma ve hücumlarının yakıp yıktığı yeni örneklerdendir. Böyle gitmez ama giderse de nereye varacağını tahmin etmek zor değil.
Son yapılanlar, gözaltılar, tutuklamalar herkesi aynı kefeye koyarak kötüde eşitlenme’yi hedefliyor. Bu benim, psikolojideki yansıtma teorisi üzerinden giderek giriştiğim bir kavramlaştırma. Özellikle siyasette hız kazandı. Gücü verdiklerimiz denetlenemez haldeyse her şeye hazır olacaksınız. Üzerine toz kondurmayanın, ben de şu yanlışı yaptım demeyenin daha ne tür akla hayale gelmez ölçüsüzlüklere gireceğini bilemezsiniz.........
© Karar
