ENGİNDE YAVAŞ YAVAŞ GÜNÜN MİNESİ SOLDU
Maçka’da bahçemizde bir mine çiçeğimiz vardı. Bildiğiniz üzere mine temmuz ve eylül ayları arasında rengarenk çiçekler açar. Narin bir görüntüsü vardır. Ancak görüntüsü sizi aldatmasın; naz ve kapris yapmaz, üstelik fazla da bakım istemeyen bir çiçek türüdür. Hazır yeri gelmişken bunu size anlatmak isterim. Bu çiçeğin bir adı da "Unutma Beni" çiçeğidir.
Bir rivayete göre Tuna Nehri kıyısında iki sevgili yürüyüşe çıkarlar. Kız nehrin üstünde mavi bir çiçek görür. Sevgilisinden bu çiçeği almasını ister. Delikanlı, sevgilisinin çiçeği arzu etmesi üzerine azgın nehre girer ve nehrin sularına kapılır. Fakat nehrin sularına kapılmadan önce son bir hamleyle çiçeği alır ve sevgilisine doğru atar. Ona 'Vergiss mein nicht!' diye haykırır. Bunun manası "Unutma Beni"dir. Böylece çiçeğin adı bazı yerlerde "Unutma Beni" diye anılır olur. Kaprisi ve nazı olmayan bu çiçek ne yazık ki soğuğa karşı dayanıklı değildir. Kış ayı geldi mi ilk don olduğunda donar ve kaybolur. İşte bu çiçekle ilgili konuştuğumuzda annem 'Enginde yavaş yavaş günün minesi soldu!' şarkısını mırıldanırken 'Keşke üstünü örtseydik!' diye hayıflanırdı. O çiçek zamanla kurudu. 'Soğuğa dayanamıyor!' diye de bir başkasını almadık.
Şimdi bunu yazarken aklıma geldi! İklim değişti; kış ayları eskisi gibi çok soğuk olmuyor. Belki bir tane alıp denemek lazım. Ancak ona şarkı söyleyecek biri olur mu Maçka’da onu bilemiyorum! Neyse, biz şarkımıza dönelim. Yıl 1888 Adana Eğin’de dünyaya bir çocuk gelir. Adını Ali Vecdi koyarlar. Babası Hafız Vahdi Efendi'den Arapça ve Farsça........
© Karadeniz'de sonnokta
