TÜRKİYE OLAĞANÜSTÜ GÜNLER YAŞIYOR!
Her iktidar değişiminde “cumhuriyet” tartışılıyor. Kimi siyasi partiler, kısır düşünceleri içinde “laikliği” dillerine dolayarak kafaları bulandırıyor. Siyaset, sanki görevlerini yerine getirmiş gibi ilkesizlikleriyle “anayasayı” değiştirmeye kalkıyor. “Hukukun üstünlüğü”, “Türkiye bir hukuk devletidir”, “yargıya saygı duyulmalıdır” gibi düşünceleri söyleyenler yargıyı tanımıyor, kararlarına uymuyor. Her “yargı” sözcüğünün ardından “acaba, var mı, doğru mu” sorusu akla geliyor. Mahkemeler, yargıçlar, savcılar, insan kafasında kuşkulu, inanılır ve güvenilir olmayan kurumlar ve kişiler olarak anlam kazanmaya başlıyor. Hele Ekrem İmamoğlu’na isnat edilen suçun uydurukluğu, gizli ve gizlenmiş tanıkların ifadelerine göre tamamen iftiraya ve siyasi hayatını bitirmeye yönelik olduğunu gösteriyor.
Bir kere denenmiş ve sonu hiç de düşünüldüğü gibi gelmemiş “çözüm süreci”, temcit pilavı gibi ısıtılarak, yapılmak istenen bir “anayasa değişikliği için” yeniden gündeme taşınıyor. Oysa değiştirilmiş, oylanmış ve kabul görmüş bir anayasanın zaten ’i yeni. İktidar, gücünün yarattığı sarhoşluğun ve ihtirasın tutkusuyla makam ve koltuk bırakılmıyor. “Değiştirilmek istenen mevcut anayasa” belli oranda milletvekili sayısına ulaşılamayınca yapılamıyor. DEM Partinin vekil desteği alınırsa iktidar, “belki satın alınacak diğer vekillerle” “anayasayı değiştirebilecek çoğunluğa” ulaşılabilir. Bunun için de, ağırlaştırılmış müebbede çarptırılmış PKK liderinin “salıverilmesi” umuduyla DEM kandırılıp oyları alınabilir ve anayasa değiştirilebilir mi? Göreceğiz.
CHP Cumhurbaşkanı adayını seçti. İmamoğlu halk tarafından sevilen, sayılan, inanılan, güvenilen, umut olan ve değer gören biri. Erdoğan’a karşı girdiği dört seçimi de kazandı. Cumhurbaşkanlığı seçimini de açık ara farkla kazanacağı görülüyor. Bunun için Erdoğan, kendini........
© Karadeniz'de sonnokta
