Batı’nın ikiyüzlülüğü, soykırım ve Filistin
Hiç ama hiçbir zaman, Batı dediğimiz emperyalist Avrupa ve ABD, emperyalizm, insanlık değerleri diye bir derde sahip olmamıştır. Ne zaman bir yerde “insan hakları”ndan söz ediyorlarsa, demek ki oradaki katliamlarını gizliyorlar ya da yeni katliamlara hazırlık yapıyorlardır. Ne zaman “insan hakları” diye söze başlarlarsa, biliyoruz ki arkada baltalarını biliyorlar, katliamlarını örtüyorlar. Ve fakat, son derece “ikna güçleri yüksek” katillerdir bunlar. Her zaman, defalarca foyaları, gerçek yüzleri ortaya çıkmış olsa da, aldatacak, tuzağa düşürecek halklar bulabiliyorlar. Elbette, emperyalist egemenlik, kendi sömürgelerine kendi kadrolarını, memurlarını atar, onları iş başına getirir. Bunun yüzlerce yolu vardır ve bunu yaparlar. Erdoğan’ı kim seçmiştir? Eğer Erdoğan, Özgür Özel’in dediği gibi “seçilmiş” ise, bu sandıkta seçilmek anlamında yanlış, ama Washington’da seçilmiş olmak anlamında doğrudur. Yoksa, seçilmiş bir kişi değildir. Seçkinlerin, egemenlerin seçtikleri kişidir.
Demek, emperyalist güçlerin, kendi sömürgelerinde kendi yöneticilerini oturtması, hiç de zor değildir. Ama halkları, geniş kitleleri defalarca kandırması, aldatması, hiç de o kadar sıradan bir iş değildir. Kendi yöneticilerini seçip atamaları sıradandır, ama defalarca ve defalarca halkların aldatılması sıradan sayılamaz. Dünyanın birçok yerinde, baskı ve sömürüden bitkin düşmüş halkların, kurtarıcı diye ABD’ye ya da onun benzeri bir ülkeye inanarak davrandıkları, o emperyalist büyük gücün kendilerini kurtaracaklarına inandıkları çok örnek vardır. Hepsinin sonu da hüsrandır, kandır, gözyaşıdır, daha kötü bir bağımlılıktır. Ama yine de Batı, kendini kurtarıcı, “demokrasi”nin beşiği, “medeniyetin zirvesi” ve “insan hakları savunucusu” olarak sunmakta başarılıdır. Uluslararası sermaye, katliamı “kurtarma” girişimi, direnişi “terör” olarak göstermekte oldukça marifetlidir.
Herkes bilir, ABD Irak’ta yalanlar söyleyerek işgal planını devreye sokmuştur. Sonrasında yalanlarını da kendileri itiraf etmek zorunda kalmışlardır. Bu yalanı bilmeyen yoktur. Ama buna rağmen, başka bir hikâye ortaya attıklarında, mesela İran’a karşı savaş naraları attıklarında, bu yalana yeniden inanmak adeta sıradan bir hâl olmaktadır. Diyelim ki bir x ülkesi ya da bir x halkı olsun, onların emperyalist güçlerin tüm katliam politikaları ve oyunlarını duydukları hâlde, yeni bir yalana inanmakta çok da zorlanmıyorlar. Efendiler, iyi ama o durum başkaydı, diye başlıyorlar ve sonra, “kutsal elma” tepside sunuluyor. Elmayı almak istemeyene, katliam politikaları gösteriliyor. Bunun için bir bölgesel tehdit bulmaları da zor değil. Bizim, okur yazar takımı da bu konuda pek heveskârdır. Erdoğan, birçok kere kandırıldım demiştir. Bizim okur yazar takımı, kandırıldık bile demeden, hep kandırılır. Kendini çok bilmiş sanan, modern dünyanın çağdaş vatandaşı olduğunu iddia eden bu okur yazar takımımız, müzmin kandırılma hâli ile karşı karşıyadır. Bilmediğini kabul etmediği sürece, bu bir çeşit onun kaderidir, öğrenemez. Ve eğer kandıran ABD, NATO, Batı ise, bu hâl çok da kötü gelmez onlara. Tıpkı, trafik kazası geçiren bir marka bağımlısının, “ezildim ama şansıma Mercedes ezdi” demesi gibidir.
Bugünlerde, bugünlerde derken, en az iki aydır, Batı merkezlerinin ikiyüzlülüğünün yeni örneklerine şahit oluyoruz. Hayır hayır, Ukrayna’da barışı istiyoruz derken savaşı kundaklamalarından, sivil ölümlere karşı çıkarken, “bizim için Rus öldüren Ukraynalılara teşekkürler” etmelerinden söz etmiyoruz. Hayır.
Filistin’den söz ediyoruz.
Soykırım, ekim ayında, 2023’te başladı. Eksiktir, hatalıdır. Soykırım, daha önce başladı. Katliamlar, onlarca yıldır vardır. Ama 2023 yılının sonlarında, açık bir soykırım sahneye konmuştur. Ölen sayısını bilmiyoruz. Açlıktan ölen sayısını bilmiyoruz. Ama biliyoruz ki, çokturlar ve insandırlar. Sayılarını veren rakamlarda onlar birer insan değilmiş, sanki birer sinekmiş gibi anlamlandırmaktadır.
İsrail devleti, faşist Netanyahu, açık olarak Filistin’de yaşayanları “insan” olarak görmüyor. Bizim ülkemizde ya da Avrupa’da yaşayan birçok “aydın”, o kadar kararmıştır ki, o kadar korkaklaşmış, o kadar devletin........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d