Athena ve Arakhne’nin sonsuz rekabeti
Bu mitolojik hikaye, kibir, rekabet ve insanın tanrılarla olan sınavını konu alırken, geçmişin izlerini gün yüzüne çıkarıyor. Ödemiş’in HypaipanAntik kentinde doğan Arakhne, el işlerinde bir dahi olarak tanınıyor, öyle ki güzellikleriyle tanınan tanrıçalar bile onun ustalığını kıskanıyordu. Ama kibir, insanların hayranlıkla baktığı bu genç kızın kalbini sarmalamıştı. Smyrna’nın zekâ, sanat, strateji, ilham, savaş ve barış tanrıçası Athena, tüm bu olan biteni duyduğunda, “Kibrin iplerini ören bu genç kız, bir gün kendisiyle yüzleşmek zorunda kalacak!” diye düşündü. İşte, antik çağın büyüsü böyle başlıyordu.
Antik dünyanın izlerini taşıyan İzmir’in kalbinde, Arakhne ve Athena’nın hikayesini simgeleyen heykel sergilendi. Ne yazık ki, İzmirlilerin çoğu bu eserden habersizdi! Oysa, bu heykel, kibir ve rekabetin ipliklerini örmeye çalışan iki mitolojik figürün öyküsünü anlatıyor. Onların hikayesi, geçmişin gizemlerini gün yüzüne çıkarırken, bu kadim sanat eserinin ardındaki derin anlamları keşfetmek için İzmirlileri yüksek tavanlı müzenin salonunda sessizce bekliyor.
Arakhne, yeteneklerinin büyüsüne kapılmış ve tanrıların otoritesini sorgulamaya cesaret etmişti. “Ben, tanrıça Athena’dan daha iyiyim!” derken, aslında........
© İz Gazete
visit website