Mutsuz ve umutsuz kavmin dramatik durumundan, daha önceki yazılarımda pek çok kez bahsettim. Bu kavmin durumu çok kötü, içler acısı, umutsuz vaka, keskin sirke misali kendisine ve küpüne zarar veriyor, olgunlaşmış bir karpuz gibi her geçen gün için için kendilerini yiyip bitiriyorlar…

Akıl, mantık, bilim, uzay, fen derler kafalarını kuma gömerler,

Çalışmak derler, “bir il binasını bile satın almayı beceremezler”,

Atatürkçülük derler “Atatürk maskesiyle Ülkeyi soymaya kalkışırlar”,

Çağdaşlık ve demokrasi derler, foseptik kokusuyla yaşarlar, Millete koyun ve cahil derler,

Modernlik derler, çekirdek çitleyen eşek heykeli ve sarhoş adam heykeli yaparlar,

Ehliyet ve liyakat derler, kendi yönetimlerine eş, dost, akraba, sülaleden kim var kim yok (Baldız, bacanak, kardeş, amcaoğlu, dayıoğlu…) doluştururlar,

Şeffaflık ve hesap verilebilirlik derer, ulusal müktesebata aykırı bir şekilde çorbacıya giderken bile (yalandan kim ölmüş) güvenlik kameralarını bantlarlar…

Mutsuz ve umutsuz kavmin en önemli özelliklerinden biri de yalanist olmalarıdır.

Yalan söylemek konusunda profesyonel olmalarıdır. Yalanla yaşıyorlar, yalanı su gibi içiyorlar, adeta yalana tapıyorlar ve tapınıyorlar! Adeta yalan ağızlarından, yüzlerinden ve paçalarından sel olurcasına akıyor.

Bilindiği gibi 23 Nisan 2025 tarihinde İstanbul'da 6.2 şiddetinde bir deprem oldu.

Küçük yaralanmalar dışında Allah'a şükür can kaybı yaşanmadı. Hafif hasarlılar haricinde ve yıkılan metruk bir bina dışında bina da yıkılmadı. Milletimize büyük geçmiş olsun, Allah beterinden saklasın!

İstanbul'da acilen depremle ilgili AFAD’da Devletin tüm ilgili Bakanlarının, ilgili kurum ve kuruluşların, yetkililerin katıldığı bir değerlendirme toplantısı yapıldı. O toplantıya İBB Başkan Vekili de çağrıldı ve katıldı. Basında ve açık kaynaklarda boy boy fotoğraflar yer aldı. Gizlenmesi ve görülmemesi mümkün değil. Buna rağmen, Cumhurbaşkanının deprem konusunda siyasi malzeme yapılmaması gerektiği yönündeki açıklamasına binaen, mutsuz ve umutsuz kavmin lideri, Devletin AFAD’da yapmış olduğu değerlendirme toplantısına, Devletin toplantısına, 16 milyonun temsilcisi İBB’nin davet edilmediğini, bu durumun skandal olduğu ve asla kabul edilebilir olmadığını ifade etti. Öte yandan deprem gibi yakıcı bir konuda bile, Devletin ve iktidarın dışlayıcı, ayrımcı ve ötekileştirici bir tutum içine girdiğini aşağılıkça ima etmeye çalıştı. Yani boy boy ve çarşaf çarşaf fotoğraflar ortada olmasına rağmen, Milletin ve vatandaşın gözünün içine baka baka buz gibi yalan söyledi. Söz konusu olgu, yalanistlerin bir........

© İstiklal