Gözümüzü dahili ve harici tehditlerden alamıyoruz. Her gün televizyonlarda “beka meselesi” denilen konular tartışılıyor: sınırlarımız, dış politika, siyasi çekişmeler... Peki ya burnumuzun dibindeki asıl tehlike? Biz konuşa duralım, yerin altında saatli bir bomba sessizce geri sayıyor: İstanbul depremi. Ve bu öyle bir mesele ki, sadece binaları değil; ekonomiyi, toplumu, devleti, geleceğimizi yıkabilir.

Birçok rapor, olası bir İstanbul depreminin Türkiye’ye maliyetinin en az 100 milyar dolar olacağını söylüyor. OECD, bu felaketin milli gelirin ’una mal olabileceğini açıklıyor. 1999 depremini yaşadık, acısını hâlâ unutmuyoruz. Ama bu, onun tam üç katı büyüklüğünde bir ekonomik yıkım demek. Şimdi düşünün: İstanbul durursa Türkiye durur. Sanayi, finans, ticaret... Hepsi İstanbul’un kalbinde atıyor. Türkiye GSYH’sinin 0’u bu şehirde üretiliyor, dış ticaretin `’ından fazlası buradan geçiyor. Bu kalp durursa, ülkenin nefesi kesilir.

Deprem sadece binaları değil, geçim........

© İstiklal