ÇÖKÜŞÜ GETİREN KAPİTALİZM VE KOMÜNİZM
ÇÖKÜŞÜ GETİREN KAPİTALİZM VE KOMÜNİZM
MEŞRUTİYET- CUMHURİYET VE DEMOKRASİ MASALLARI SÜRECİ
KENDİ İTİRAFLARIYLA GÜNÜMÜZ BATI MEDENİYETİNİN ÇÖKÜŞÜ
Süleyman KOCABAŞ
Altıncı Bölüm
Giriş
Yeni Çağ Avrupa’sına Reform ve Rönesans’ın etkileri ve 1789 Fransız İhtilali ile gelen, insan ve toplumların hayatına ve yönetim biçimlerine yön veren rejim anlayışları da değişmiş, bunların başlıca iki başlık adı altında tezahürlerine “Kapitalizm” ve “Komünizm” denilmiştir. İşin esasına bakılırsa, insan, hayat ve kainatı felsefi – doktriner olarak izahta “materyalist” ve insanı da yalnızca bir “ekonomik varlık” olarak görmeye yönelik “homo oeconom ” (insan ekonomik hayvandır) düzen anlayışının ideolojisi ve pratiğiyle bakan adı geçen bu iki rejim anlayışı da günümüz Batı medeniyetinin ana çöküş sebebinin rejimlerinden olarak ikisi olmuş, bunları ıslaha yönelik türevleri de (Sosyal l Demokrasi, Öz Yönetim vb.) bir işe yaramamıştır.
Alexis Carrel’in bu çöküşü çözümlemelerinden olarak Kapitalizm ve Komünizm üzerinde geniş olarak durması ve giderek “kurtuluş” için denilerek kainat, insan ve toplumun tabii kanunlarına uygun yeni rejim arayışlarını dile getirmesi, bütün kitaplarında daha ayrı ve geniş yer tutmaktadır ki, dizi yazısızın bu bölümünde bu çözümlemelerine yer vereceğiz.
Kapitalist İhtilal 1789 Fransız İhtilalinin Otokritiği ve Kurtuluş İçin Yetersizliği
Ortaçağ Avrupa Medeniyetinde “zenginler sınıfı” nı , “FEODALİTE”, nin toprak –tarıma bağlı “ARİSTOKRASİ SINIFI” oluşturuluyor, kırsal alana hakim “TARIM EKONOMİSİ” nin emek yoğun bel kemiğini “KÖYLÜ SINIFI” meydana getiriyordu. Bu sınıf, toprakların neredeyse hemen hemen hepsine mülkiyet olarak sahip Aristokrat sınıfın emrinde köleler gibi karın tokluğun çalıştırılıyorlardı. Aristokrasinin ortağı Monarşik İmparatorluklar –Kralları ve Papalık da onun sömürüsünden kendi payını alıyordu. İşte Ortaçağ Avrupası ekonomisi, bütün bunlara dayalı “İÇ SÖMÜRÜ VE KÖLELİK EKONOMİSİ DÜZENİ” ni yaşıyordu.
Avrupa’da sömürgeciliğin yeni adı olarak ortaya çıkan, burada “İÇ SÖMÜRÜ” yanında bütün Dünya’yı da “DIŞ SÖMÜRME” den olarak kendisini gösteren “COĞRAFİ KEŞİFLER” in Amerika’nın keşfinden sonra Afrika ve Asya kıtalarına da hululü ile oluşan “TİCARET BURJUVZİSİ” nin ardından, tabiat ilimleri verilerinin teknolojiye aktırılmazsı sonucu “SANAYİ İNKILIBI” yla da gelen “SANAYİ BURJUVAZİSİ” nin, “para gücüne sahip olan iktidar gücüne de sahip” olur kaidesinden hareketle, Klasik Ortaçağ Medeniyeti ortamında “YENİ BİR MEDENİYET TASAVUVRU” nun ortaya çıkmasıyla, bu kendisini “KAPİTALİST BURJUVA MEDNİYETİ” olarak gösterecekti.
İşte Carrel ve benzerleri, adı geçen medeniyeti eleştirirlerken, çökmekte olan ve çöken günümüz Batı medeniyetinin bu “olumsuzluklar” üzerine de kurulduğundan ve bunun “siyasal devrimi” nin kendisini bir “KAPİTALİST İHTİLALİ” olarak 1789 Fransız İhtilaliyle gösterdiğinden bahisle, bunun da “çöküşe katkı” yapılandırmalarından olarak şunlardan bahsederler:
Temeli, slogan olarak belgelerinde “Müsavaat (Eşitlik), Hürriyet, Adalet” ve yayınlanan “İnsan ve Vatandaşlık Hakları Beyannamesi” olan 1789 İhtilalinin, bunlarda niçin başarısız olduğu hakkında Carrel’in yazdıkları: “Bütün vatandaşlara tanınan oy hakkı fertlerin eşitliğine dayanmaktan ileri gelir. Bu inanç, zihnimizin hevesinden başka bir şey değildir. Bir fert başka bir ferde eşit olmaz. Ancak insan oldukça eşit olur… Sembolün ve realitenin karışıklığı bizi her şahsa aynı üstünlük haklarını vermeye iter. Felsefi noktadan insanların eşit, ilmi noktadan eşitsiz sayılmalarını biz anlamadık. Çoğu fertler Fransa’da olsun ABD’de olsun psikolojik bakımdan on yaşını geçmezler. İnsanların çoğunluğu asla zihni rüşte erişemezler. Genel oylama sayesinde milletin siyasetine kuvvet veren bu aşağı insanlardır. Uygulaması insanı böyle sonuçlara götüren prensipleri çürütemedik. Fransız ihtilali tarafından sözleşmenin statü yerine geçmesi reelin (gerçeğin) üzerine değil, zihin görüşünün üzerine kurulur. İnsan çalışması başka bir ticaret metaı olarak satın alınmaz. Çünkü bu bir ticaret metaı değildir. Makineyi kullanan düşünür ve hisseder varlığın büyüklüğünü kaybettirmek onu gündeliğe indirmek hatadır. Zira, homo oeconomicus bizim düşüncemizde bir fantezidir. Somut ậlemde mevcut değildir.
Fransız ihtilali zamanındaki ecdadımız insan ve vatandaş haklarının var olduğuna samimi olarak inanmıştı. Bu hakların gözlemle ispat edilmediklerinden ve onların zihin kurguları şeyler olduklarından kuşkulanmıyorlardı. Hakikaten insan hakları yoktur. İhtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlar gözlenebilir ve ölçülebilirler. Hayatta başarı göstermek için bu ihtiyaçların giderilmesi gereklidir. Hak kavramı bir prensiptir. İhtiyaç, ilmi bir kavramdır. Kolektif hayatımızın organizasyonun da akıl ve fikirle ilgili kaprislerimizi ilmi verilerin üstünde tutmuşuz. İdeolojilerin başarısı medeniyetin başarısızlığını devamlı kılar.” (Carrrel, Hayat Hakkında Düşünceler, s. 10 – 11)
Carrel’in çözümlemeleriyle, Fransız ihtilalinin “insanlığın kurtuluşu için” denilerek amaç ve hedeflerinden olarak üzerine oturtulan “Eşitlik, Hürriyet, Adalet” baş sloganının çökmüş olduğu tam anlamıyla ifade edilmiş olunuyordu. (1)
1789 Fransız Kapitalist İhtilalinin getirdiği buhranlar ve yıkımların çözümlemelerine devam ederken Carrel şunlardan da bahseder: “ Fransız ihtilali patladı. Aristokratın yerini burjuva, askeri derebeyliğin yerini kapitalist derebeyliği aldı. İktisadi liberalizm yavaş yavaş gelişmeye başladı. Bu gelişme muzafferane bir şekilde Waterloo’dan (2) Birinci Dünya Savaşına kadar devam etti. Bu zaman zarfında, ilim sayesinde yaşayış ve düşünüş şekilleri değişti, Diğer taraftan din rasyonalizmin hücumları karşısında artık mukavemet edemiyordu… Medeni insanlar için, artık atalardan kalma prensiplerin son kırıntılarını da fırlatılıp atmanın zamanı gelmişti. (3)
Hayata mana veren ananevi kaideler modern hayatın iradeyi gevşeten rahatlığı içinde, bir nehrin baharda çözülen buzları gibi, aile ve cemiyette de görüldü… Modern insan için kendi keyfinden başka bir davranış kaidesi yoktur. Herkes yengeç gibi hodbinlik kabuğuna çekilerek komşunu mahvetmeye çalışıyor. Esaslı içtimai bağlar bile çok değişti. Her yerde bir ayrılık göze çarpmaktadır. Evlilik kadınla erkek arasında bir bağ olmaktan çıktı. Modern hayatın hem maddi hem manevi şartları, aile hayatının bozulması için müsait bir iklim yaratmıştır. Bugün çocuk, imkanları tehdit eden bir şey. Hatta bir bela olarak telakki edilen bir şeydir.( 4). İşte vaktiyle Batı insanlarını hakimane bir görüş ve büyük cesaretle ferde ve içtimai davranışlarına tatbik ettikleri ‘kaidelerden ayrılma’ hareketi böyle bitmiştir…
Sanayi İnkılabı, süratle İngiltere’ye yayıldı. Adam Smith yeni dini ‘Milletlerin Zenginliği’ kitabında gürültü koparacak bir şekilde izah etti. İşadamı halkın velinimeti olmuştu. Garip bir kelime oyunu ile, birkaç kişinin servet edinmekte hudutsuz bir hürriyete sahip olması umumi saadetin bir şartı olarak kabul edildi.” (Carrel, İnsanlar Uyanın, s. 8-10)
Kapitalizmin Daha Geniş Boyutlarda Getirdiği Çöküntü
Carrel, 1789 Fransız ihtilaliyle vücut bulan Kapitalizm –Liberalizmi felsefi –doktriner olarak çözümlemeye devam ederken şu görüşlere de yer verir: “Liberalizm (Kapitalizm’in diğer bir adıdır), vücudumuzun ve ruhumuzun yapısına yazılmış olan hayatın yönetme kabiliyetleriyle çatışma halindedir. Bunlar temelinden sökülüp atılmalıdır.” (Carrel, Hayat Hakkında Düşünceler, s. 219)
“Liberalizmin yarattığı iklim içinde, kậr fikri şuur ve vicdanımızın her alanını istila etmiştir. Zenginlik, yüksek bir hayır olarak ortaya çıkıyor. Hayatın başarısı para biçimleriyle ölçülüyor. Ticaret işleri kutsal sayılıyor. Maddi kazanç arayışı bankadan, sanayiden ve ticaretten bütün öteki insan faaliyetlerine yayılıyor. Fiili ve hareketlerimizin hareket ettirici sebebi şahsi bir avantaj elde etmektir. Her şeyden önce mali avantaj. Fakat gurur ve kibrin tatmininde de bu avantaj görülüyor. Rütbe, makam, ev, mevki, madalya, sosyal durum, bu menfaat takibi nazik bir ikiyüzlülükle beraber diğergam bir görünüm altında gizleniyor. Ordu, üniversite, yönetim ve hakimler mahfillerinde tehlikeli bir rakibe karşı entrikalara dikkat ve itina ile kamufle edilmiş ihanetlere, karanlıkta arkadan hançerlemelere şahit olunuyor.
Haysiyet ve şerefin zamanı geçmiştir. Bir ideale kendilerini verenler, menfaat gözetmeksizin çalışanlar, mürai (iki yüzlü) ve akılsız telakki ediliyor. Menfaat arayışı her yere sızıp giriyor… Sadakat, bilim, merhamet veya masumluk maskesi altında menfaatin bayağı ve zalim yüzü ile gizleniyor. Bir de para kazanma hırsı var. Zira para her şeyi sağlar. Para, evvela iktidar verir. Hemen her insanı satın alabilir. Parayla olmasa bile parası olanların sahip olduğu şeylerle satın alınabilir. Sonra, para bizim bütün arzularımızı gidermeye izin verir. Bu arzular aşağılıktır.” (5) (Carrel, , Hayat Hakkında Düşünceler, s. 16 – 17)
“Geleneksel disiplinlerin ötesinde materyalist liberalizmin babaları tarafından vaat edilen toprağı bulamadık. Bizim aradığımız az kimselerde boş zaman ve derin düşünce var. Materyalist liberalizmin babalarına rasyonalizmden, ilimden ve teknolojiden doğmuş hürriyet dedelerimizin ona önceden atıf ve izaf (kuvvetini gösterme) ettikleri güler yüzü gösteremedi.” (Carrel, Hayat Hakkında Düşünceler, s. 13- 14)
“Materyalist liberalizm, ferdiyetcilik, biyolojik ahlak insanların sevgi dayanışmasının üstüne çıkamazlar. Yalnız hayat kanunlarının uygulamaya konulması insanı öbür insanlarla birleşebilmesi gücünü artırır. Şuuru sevgi temeli üzerinde öteki şuurlarla birlikte tesis edebilir.
Batı medeniyeti dünyada devam edecektir. Veya ölüp gidecektir. Bu da ferdin ahlakına bağlıdır. Bu ahlaki değer yükselirse Batı ahlakı yaşayacaktır. Çökerse çökecektir. Ferdin sosyal değeri başkasıyla birleşmesine bağlıdır. (Carrel , Hayat Hakkında Düşünceler, s. 168 – 169)
Carrel çözümlemelerinden olarak , Kapitalizm’in , ilmin ve teknolojinin verilerini kendi sömürü düzenini içte (Avrupa dahilinde) ve dışta (bütün dünyada) bir “menfaat aleti, istismar unsuru” olarak kullanmaya başladığı hakkında ve bundan kurutuluş için de şunları yazar: “İlmin kudreti hemen hemen hudutsuzdur, şu şartla ki, gerçek manasına uygun olarak tatbik edilsin, yalnız maddi verilerle uğraşmasın, kapitalistlerin menfaatine ve bilginin........
© İstiklal
