BAŞKAN ERDOĞAN VE DEVLETLER BAŞKANLARINA AÇIK ÇAĞRIM İŞGALCİ İSRAİL VEYA NEDEN İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM OLMAZ?
İsrail Neden İşgalci Devlettir?
Amacı, “Yahudisiz Filistin’de bir bağımsız Yahudi Devleti kurmak” demek olan Siyonizm’in kurucusu Theodor Herzl, yazdığı hatırlarında, buna bir başlangıç olarak, Avrupa sömürgecilik ve yayılmacılığının “Koloniyalizm yerleşimciliği” ni taklitle, Yahudileri Filistin’e göçle getirip, bunlar, Arapların artık “anavatanı” haline gelmiş Filistin’de Araplarla eşit veya onlardan fazla duruma geldikten sonra, silahlı mücadeleye başlayıp bağımsız devletlerini 50 yıl içinde (Milat başı 1898’de İsviçre’nin Bazel şehrinde toplanan I. Dünya Siyonist Kongresinde alınan karardır) kuracağından bahsetmiştir ki, bu onun başlı başına “projeksiyon senaryosu veya planı” bugünkü İsrail Devleti’nin 14 Mayıs 1950’de bağımsızlık ilanıyla Filistin’e “işgalci” olarak yerleştiğinin en başta gelen önemli belgesi ve kanıtıdır. (Theodor Herzl, The Complete Diaries of Theodor Herzl, C. 2, The Herzl Press Thomas Yoselof, New York- London, 1960, s. 581)
Theodor Herzl, İsrail Devletinin kurulmasını planlarken, “Avrupa Nasyonalizmi (Milliyetçilik) ” ni de taklit etmiştir. Avrupa Koloniyalizmi, 1500’lü yılların başında “Coğrafi Keşifler” le başlamıştı. Koloniyalizm demek, bir çeşit Emperyalizm’in eş anlamlı kavram olup, bir memleketin başka bir memleketin devletinin orduları tarafından “zorla” işgal edilip, oraya asker ve nüfus ihraçlarıyla yerleşimler sonucu, esir alınan ülke halkını ya hakimiyetine sokup onu köleleştirerek kullanmak ya da yerli halkını soykırıma tabi tutup işgal edilen memleketi tam anlamıyla emperyalist memleketin vatanı halini getirmektir. Bu ikinci hal, 1492’de keşfedilen Amerika kıtasında uygulanmış, kıtanın yerli halkları Kızılderililer, Mayalar ve Aztekler tam anlamıyla soykırıma tabi tutularak, Avrupa’nın yamyam ve haydut devletlerinin vatanları haline getirilmişlerdir. İşte, Siyonizm Emperyalizminin Filistin’e yerleşmesi de, Avrupa Koloniyalizminin “Amerikanvari” bu ikinci şeklini taklitçilikle böyle bir süreci takip ederek olmuştur.
Avrupa’da 19’uncu yüzyılı “Milliyetçilik Asrı “ yapan 1789 Fransız İhtilalinin fikirleri ve siyasi emelleri olmuştur. Toplumları yeniden tanzimde Laisizm, Liberalizm ve Nasyonalizm (Milliyetçilik) reaksiyonları gösteren bu ihtilal sonucu, Avrupa’da “ümmet” esasına dayanan geleneksel imparatorluk devlet düzenleri ve rejimleri yıkılarak yerine, “ırklar, ırkçılık ” esasına dayalı olarak küçük küçük “Ulus Devletler” kurulmaya başlanmıştır. Bu devletlerin bir özelliği de kurulduktan sonra ülkelerinde “safi ırkları” ndan ibaret bir nüfus meydana getirmek olduğundan, birçok Avrupa ülkesinde kendi ırklarından olmayan Yahudi yerleşimci azınlıkları da yok etmeye yönelik baskı ve soykırım başlayınca (buna Avrupa’da Anti –Semitizm – Yahudi Aleyhtarlığı denilmiştir) bu sefer Yahudiler de “kendilerini kurtarmak için” denilerek, “Yahudi Milliyetçiliği” ni ihdasla, kendilerine “milli bir yurt arayışı ” içine düşerek, “Tarihimizin arşivinde kayıtlı Anavatanımız” dedikleri Filistin’de Hz. Davut - Hz. Süleyman’ın krallığından sonra yeni bir devlet kurmak sevdasına kapılmışlardır. Bu haliyle, Filistin’e M.S. 132 (Bu tarihte “Roma Sürgünü” ile Yahudiler Filistin’den tümüyle çıkarılmışlardı ) yıl sonra geri dönüşü ifade eden geleneksel “Mesihçi dönüş”, 1850’li yılların ortalarından itibaren terk edilerek , “Siyasal dönüşten” olarak bunun yerini “Siyonizm dönüşü” ” almaya başlamış ve “Siyonizm” kavramını ilk defa kullanan 1886’da Yahudi yazar Nathan Birnbaum olmuştur. (Joseph Dunner, The Republic of Israel ıts Hıstory an ıts Promise, Mcgrant Hall B Co. İnç., New York 1950, s. 22)
Görülüyor ki Siyasal Siyonizm, Avrupa Koloniyalizmi ve Nasyonalizminin bir taklitçiliği olarak, Ortadoğu’da tam da Arap Dünyası ve İslam Dünyasının göbeğinde hem “Siyonist Yahudi Emperyalizmi” hem de “Avrupa ve sonraları Amerikan Emperyalizmi” ne hizmet eden, koloniyal emperyalist “büyümeye istidatlı” bir “küçük devletçik” ve “çıban başı” olarak 14 Mayıs 1950’de İsrail’in bağımsızlığını ilanıyla birlikte kendisini gösterecektir.
Filistin’i Kurtarmak İçin Arapların “Kuvayı Milliye Teşkilatları” nın Doğuşu
Filistinli Araplar, anavatanları Filistin’in Yahudi göçleriyle işgal edilip 1950’de bağımsız İsrail Devleti kurulduktan sonra, “İşgalci Yahudiler ve İsrail’i topraklarından söküp atmak için” denilerek “milli kurtuluş mücadelesi amaçlı” teşkilatlarını kurmaya başlamışlardır ki, bunlar bizim, 16 Mayıs 1919’da Yunanistan’ın anavatanımız Anadolu’yu işgallere başlamasıyla birlikte, işgal topraklarından bu işgali defetmek için kurulmaya başlanan “Kuvayı Milliye Teşkilatlarımız” (halk direnişleri teşkilatlanmaları) ve nihai tahlilde, bunların birleşmesiyle 1919 – 1922 zaman diliminde “Milli Mücadele” verip Yunan İşgalini sonlandırmaya benzer. Günümüz itibariyle de, Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın Filistin Araplarının bugünkü kurtuluş örgütü Hamas’ı, bu sebeplerden “Türk Kuvayı Milliyesi” ve “Türk Milletinin Milli Mücadelesi”ne benzetmesi de takdire şayan bir benzetme ve teşhistir.
İsrail’in Sömürgecilik - Yayılmacılık Emelleri ve Aktiviteleri
İsrail Devleti kurulduktan sonra, mevcut ilk topraklarını yeterli görmeyerek, kendi akıllarınca “Kitab-ı Mukaddes Toprakları” denilen ve Muharref Tevrat’ta, sınırları, “O günde Rab (Tanrı) Abraham’la anlaşıp dedi: Mısır Irmağından (Nil Nehri) Büyük Irmağa (Fırat Nehri) kadar olan diyarı senin zürriyetine verdim. “ (Tevrat, Tekvin Kitabı,bap : 13 – 14) denilmesi, İsrail sömürgeciliği ve yayılmacılığının “mukaddes belgesi ve emeli” olmuştur. Üstelik de yine Muharref Tevrat’ta, Yahudilerin ilk krallıklarını kurdukları zamandan başlayarak, günümüze dek Yahudilerin “Vaat Edilmiş Topraklar” yalanıyla, burada yaşayan yerlileri Filistiler (bugünkü Filistin ismi bu yerlilerden ileri geliyor. Batılılar buna “Palestine” derler), Kenanilerin (bunlar da Filistin’in ikinci büyük yerlileridir. İslam dünyasında, Batılılar 19. Yüzyılda Palestine adını kullanmaya başlayana burası “Kenan Diyarı” olarak anılırdı) vb. “Yahudi İşgali” ne karşı direnmeleri karşısında, bunların bütün erkek, kadın, çocuk ve hatta develeri, koyunları ve öküzlerine kadar bütün canlı varlıklarının öldürülmesi de adı geçen kitapta yer almaktadır. Buna, Yahudilik tarihinde Tevrat’a atıfla, bunun “Yeşaya Kitabı” ndan “Yeşaya Kehaneti” denilmektedir ki, işin daha da ilginci, günümüzün İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun 7 Ekim 2023’de Gazze’de Araplara yönelik “katliam, soykırım ve göçe zorlamalar” başlayınca, “Biz bununla Yeşaya Kehanetini gerçekleştiriyoruz” açıklaması yapmasıyla kendisini günümüzde de göstermesi olmuştur.
Bir kere, Muharref Tevrat’ta geçen Allah’ın Yahudilere “Vaat Edilmiş Topraklar” vaadi ve “Burada size muhalif yaşayan her canlıyı öldürünüz” ifadeleri Hz. Musa’ya indirilen ve bizim de ona inandığımız “Hakiki Tevrat” ta yoktur. Bunlar, sonradan yazlan Tevrat’a Yahudi din adamları hahamlar tarafından “Onu Yahudi ırkçılığına evirmek ve mukaddes söylemleri” olarak sonradan sokulmuştur. Hz. Musa’nın, içinde hakiki Tevrat’ın yer aldığı “Ahit Sandığı” bulunur ve bu Tevrat okunursa, hamamların bütün yalanları ortaya çıkacaktır. Bu sandığın, M.S. 132’de Roma ordusu komutanı Titus’un,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein