Her Şeyi Kafaya Takmamak Gaddarlık Değil, Bilgeliktir
HER ŞEYİ KAFAYA TAKMAMAK GADDARLIK DEĞİL, BİLGELİKTİR
Değerli Okurlarım,
İnsan kalbi öyledir ki.
Ne kadar çok severse, o kadar çok yük taşır. Ne kadar hassassa, o kadar yara alır. Ve bazen o yükün ağırlığından, o yaraların sızısından kurtulmak için “vurdumduymaz” olmayı ister. "Beni hiçbir şey etkilemesin," diye dualar eder. "En iyisi gaddar olayım da rahat edeyim artık," diye geçirir içinden. Oysa ne vurdumduymazlık huzur getirir ne de gaddarlık kalbinin yükünü hafifletir. Çünkü kalbin fıtratı, hissederek yaşamaktır.
Güzel kardeşim,
Senin sorunun çok şey hissetmen değil. Sorun, neyi hissedip neyi geçiştireceğini ayırt edememendir. Sorun, herkesin sana yükleyeceği anlamı kabul etmen. İnsan, başkalarının sesini kendinden fazla dinleyince, kendi iç sesini duyamaz hale gelir. Sonra da “Her şeyi kafaya takıyorum, çok yoruldum,” der. Elbette yorulursun. Çünkü her geleni ağırlıyorsun. Kapıyı çalan her düşünceye buyur ediyorsun. Her kelime, her bakış, her susuş sana emanet gibi geliyor. Oysa hayat, herkese açık bir meclis değildir. Kalbinin kapısını çalanları seçmeyi öğrenmelisin.
Sevgili kardeşim,
Gaddar olmayı isteme. O, kalbini taşla örmek gibidir. Taş duvarlar seni korur ama aynı zamanda içeri güneşi almaz. Sevgiyi........
© İstiklal
