Savunma teknolojilerinde paradigma kayması artık yalnızca gelişmiş silah sistemlerinin gücüyle ölçülmüyor. Artık belirleyici olan sistemlerin algılama yeteneği, yapay zekâ entegrasyonu ve bu unsurların oluşturduğu stratejik bağımsızlık ekseni. Modern ordular, bu unsurları müşterek ve entegre biçimde kullanarak sahadaki üstünlüğü yeniden tanımlıyor.

Türkiye’nin MURAD AESA radarıyla attığı adım, Çin’in görünmez uçakları tespit etmeyi hedefleyen kuantum radar çalışmaları ve Batı’nın nesneleri “anlamlandıran” yapay zekâ araştırmaları birlikte düşünüldüğünde küresel savunma mimarisinde yeni bir döneme girildiğini işaret ediyor. Bu dönüşüm sadece muharebe sahasını değil, aynı zamanda üretim kültürünü, hava üstünlüğünü, stratejik bağımsızlık anlayışını ve teknolojik egemenlik kavramını da yeniden şekillendirme potansiyeline sahip.

Türkiye’nin MURAD Hamlesi: Gök Vatan’da Tam Bağımsızlık Doktrini!

İsrail’in Maariv gazetesi ASELSAN tarafından geliştirilen MURAD-100A AESA radarının Bayraktar KIZILELMA üzerindeki ilk uçuşunu “hava savaşlarında yeni dönem” olarak tanımladı. Türkiye artık sensörünü, radarını, motorunu ve platformunu kendi üreten, tam bağımsız hava muharebe mimarisine geçen bir ülke konumunda. Radar sistemi galyum nitrür (GaN) tabanlı yapısı sayesinde klasik radarların ötesine geçiyor. Mekanik hareket gerektirmeden 360 derece tarama, eşzamanlı arama ve saldırı kabiliyeti sunuyor. Bu seviye F-35’in AN/APG-81 radarıyla rekabet edebilecek bir düzey anlamına geliyor.

İsrail basını Türkiye’nin bu hamlesini “F-35’e bir meydan okuma” olarak değerlendirdi. KIZILELMA’nın bu sistemle donatılması Türkiye’nin hava kuvvetlerinde otonom savaş ve gözetleme dönemine geçişini hızlandırıyor. Bu sistemin KIZILELMA entegrasyonunu sadece teknik olarak okumamak gerekir. Aynı zamanda stratejik bir mesaj niteliğinde. Yani Türkiye artık gökyüzünde (Gök Vatan’da) kendi veri akışını, kendi zekâsını ve kendi radar imzasını/sistemlerini üreterek Gök Vatan’da tam bağımsızlık........

© İstiklal