menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Spiritüel sanatımızda ikonik sembolizm yankıları (II)

7 0
01.02.2025

Gündelik hayatımızda renklerin bize çağrışımı ve bu çağrışımda sembolizm psikolojisi etkisinde kalmamız oldukça mümkündür. Mavi insanoğlunda umudu, sonsuzluğu ve ferahlama hissini uyandırırken, pembe hayal dünyamızda huzuru ve sıcaklığı betimleyebilir. Eski Türk inanışlarında ananevi örflerin olduğunu bizler hep biliriz. Konak pencerelerinin önüne konan kırmızı çiçeklerin o hane içinde evlilik çağına gelmiş genç bir hanımın olduğunu, Sarıçiçek yine o hanede hasta ve yaşlı insanların olduğunu, mor renk konağın hanımına uygulanan şiddet olduğunu, siyah çiçek hane içinde taziye olduğunu ve kırmızı renk gençliğin hep habercisi olmuştur. Sembolizme inanların renkler üzerinden kurdukları telepati eski çağlardan beridir süre gelmiştir.

Sembolizm uzun çağlardan beri hislerimizin tercümanı olmuştur. Belki de Kabil'in Habil’i öldürdüğü günden beri ve onu nasıl ortadan kaldıracağını düşündüğü o günden bugüne... Siyah bir karganın toprağı kazarak onu yönlendirmesini de Allahu âlem bir sembol olarak düşünebiliriz. İnsanın ömründe var olan her şey, yaratılış gayesi ile ete ve kemiğe, renk renk surete, iyi ve güzelliğe bürünmüş halin, hakiki mana âleminde spritüel bir yaşamın sonucudur da denebilir.

Âlemlerden Âlemlere, boyutlara geçiş yapan insanoğlu bir damla suyla dünyaya düşmüştür ve yine bir damla suyla bu dünyadan yükünü alıp başka bir âlem için yolculuğa başlayacaktır. Ruh beden kisvesinde cismaniyetini gözler önüne sermiştir, oysaki ruh, manen bedenden daha üstündür. Hissetmek bedeni bir ihtiyaç değildir. Hisseden ruhlardır. Sevmek bedeni bir ihtiyaç değildir ancak güzel ruhlar hakiki sevgiye erişebilirler. Spritüel bir hayata iman ettiğimiz ve bu dava üzerinde hayatımızı şekillendirdiğimiz doğrudur zira; ruh, hakikatinin bedenden öte olduğunu hep bilmiştir. Ruh sûrâ üflendiğinde yeniden dirileceğini de hesaba çekileceğini de elbette iyi........

© İstiklal