menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye-İran Satrancı: Tarihî Fırsat, Gerçekler ve Anadolu’nun Hamlesi

11 0
05.02.2025

Coğrafya bazen bir yük, bazen de kaderin sunduğu bir armağandır. Türkiye için bu armağan, İran’ın kuzeybatısında saklı: 35 milyon Türk’ün sessiz çığlığıyla var olan Güney Azerbaycan, Bugün, Türkiye’nin İran’la yüzyıllık mücadelesi yeni bir evreye giriyor. Pers hegemonyasını kırmak, Çin ve ABD’nin kirli hesaplarını boşa çıkarmak ve Anadolu’nun Asya’ya uzanan köprüsünü yeniden inşa etmek… Bu, yalnızca bir devletler rekabeti değil, tarihin Türkiye’ye biçtiği kaçınılmaz bir roldür.

Tarihin Gölgesinde Bir Hesaplaşma: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e

Türkiye ile İran arasındaki gerilim, Safevi-Osmanlı çatışmasının izlerini taşır. 16. yüzyılda Şiiliği devlet mezhebi ilan eden Safeviler, Sünni Osmanlı’yı yalnızca dini değil, siyasi olarak da tehdit etti. Bugün ise İran, Sovyetlerin dağılmasıyla ortaya çıkan Türk cumhuriyetlerinde kültürel nüfuz peşinde. Ermenistan’a askerî destek, Azerbaycan’a ambargo baskıları ve Orta Asya’daki Farsça dil kursları… Tüm bunlar, Türkiye’nin Asya’yla bağını koparmak için kurgulanmış bir senaryonun parçaları.

Ancak İran’ın asıl silahı, “istikrarsızlık” üzerine kurulu doktrinidir. 1979 Devrimi’nden bu yana Suriye, Irak ve Yemen’de Şii milisleri destekleyen Tahran, Sünni çoğunluğu olan bölgeleri mezhep çatışmalarıyla parçaladı. Irak’ta DEAŞ sonrası güçlenen Haşdi Şabi, Suriye’de Esad rejimine verilen askerî yardım… Bu politikalar, İsrail’in bölgedeki güvenliğini dolaylı olarak sağlarken, Türkiye’yi adım adım kuşatıyordu taki Suriye devrimine kadar.

Güney Azerbaycan: İran’ın Yumuşak........

© İstiklal