UNESCO VE ATATÜRK
UNESCO, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu, 16 Kasım 1945’te “insanlığın zihninde barışı inşa etmek” amacıyla kuruldu.
Barışı silahla değil, eğitimle, bilimle ve kültürle kurmak… Bu hedef, aslında Atatürk’ün yaşam felsefesiyle birebir örtüşmektedir. Çünkü Atatürk, “Eğitimdir ki bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum hâlinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder” diyerek insanlığın kurtuluş reçetesini çok öncesinde yazmıştı.
Yıllar sonra, UNESCO’nun sayfalarında o reçete yeniden yankılandı: “Atatürk, yalnızca Türk milletinin değil, bütün insanlığın ortak değeridir.” 1963 yılı… Atatürk’ün ölümünün 25. yıldönümü… UNESCO, henüz 50 yıl geçmeden, tarihte ilk defa bir lideri “Dünya çapında anılacak kişi” ilan etti. O yıl, bütün dünya radyolarında “Atatürk Plağı” çalındı. ABD Başkanı Kennedy, İngiltere Başbakanı Macmillan, General MacArthur, İran Şahı, Almanya Başbakanı Adenauer, Pakistan Devlet Başkanı Eyüp Han… Hepsi, bu büyük insana saygı duruşunda bulundu.
Kennedy, 10 Kasım 1963’te yaptığı konuşmada şunları söylüyordu: “Atatürk adı, bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihsel başarılarını, Türk halkına esin kaynağı olan önderliğini, çağdaş dünyayı ileri görüşlü anlayışını ve bir asker önder olarak yüksek cesaretini anımsatmaktadır.”
Atatürk, bu övgüleri çoktan hak etmişti. Çünkü o,........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein