menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Modern Terörizmin Yeni Yüzü: Devletler, Güç ve Algı Savaşları

11 0
29.05.2025


“Artık terör yalnızca bir silah değil; bir strateji, bir mesaj, bir diplomatik dildir.”

Küresel siyasetin karmaşık yapısında, bazı kavramlar vardır ki zamanla biçim değiştirir ama merkezde kalmayı sürdürür. Terörizm işte tam da bu kavramlardan biridir. Bugün artık bombaların patlaması, silahların susması ya da bir örgütün dağılmasıyla terörizmin bittiğini varsaymak, dünya siyasetini anlamaktan çok uzakta durmak anlamına gelir. Zira terör, artık yalnızca örgütlerin değil, devletlerin, uluslararası kuruluşların, hatta çok uluslu şirketlerin bile dâhil olduğu bir stratejik oyunun parçasıdır.

Devletler ve Terör: Düşman mı, Stratejik Ortak mı?

Geleneksel anlayışta devlet, teröre karşı mücadele eden meşru otoriteydi. Ancak postmodern güvenlik anlayışında bu sınırlar bulanıklaştı. Özellikle vekâlet savaşlarının (proxy wars) yaygınlaşmasıyla birlikte, bazı devletler, kendi dış politika hedeflerini gerçekleştirmek adına, doğrudan kontrol edemedikleri ama yönlendirebildikleri örgütlere örtülü destek sağlayabiliyor.

Bu durum, siyasal iletişimde kullanılan “dost düşman ayrımının” anlamını da sorgulatır hâle getirdi. Suriye, Libya, Yemen gibi çatışma bölgelerinde bir ülkenin “terör örgütü” olarak nitelediği bir yapı, başka bir ülkenin stratejik ortağı hâline gelebiliyor. Burada mesele yalnızca ideolojik bir fark değil; çıkarlar üzerinden yeniden inşa edilen tanımlar söz konusu.

Uluslararası Sistemde Terör: Tanımı Belirsiz, Kullanımı Serbest

Uluslararası hukuk açısından terörizmin tanımı hâlâ tartışmalıdır. Bu da, devletlerin bu tanımı kendi çıkarları doğrultusunda esnetebilmelerine olanak tanıyor. Birleşmiş Milletler’in 2001 sonrası dönemde aldığı kararlar bile, terörle mücadelede yeknesaklık sağlayamamış, aksine büyük güçlerin egemenlik alanlarını genişletme aracı hâline gelmiştir.

Afganistan örneğinde görüldüğü gibi, terörle mücadele adı altında başlatılan operasyonlar, yıllar süren bir işgale ve ardından büyük bir boşluğa neden olabiliyor. O boşluk ise yalnızca yeni bir terör dalgasını değil, devlet dışı aktörlerin hüküm sürdüğü bir anarşi ortamını da beraberinde getiriyor.

Medya, Algı ve Terör: Gerçek ile Kurgu Arasında İnşa Edilen Korku

Modern terörizmin en etkin silahı artık mayın değil, medyadır. Sosyal medya platformları, televizyonlar ve dijital mecralar, terör örgütlerinin eylemlerini dünya çapında görünür kılmakta kullandığı algı silahına dönüşmüş durumda. Bir terör eyleminin fiziki etkisi kadar, hatta bazen ondan daha fazla, o eylemin yarattığı korku dalgası ve kamuoyundaki algısı stratejik anlam taşır.

Bu noktada medya, yalnızca haber veren değil, aynı zamanda güvenlik politikasını şekillendiren bir aktör hâline gelir. Çünkü toplumda yaratılan panik havası, devletlerin daha sert güvenlik önlemlerini gerekçelendirmesine olanak tanır. Özetle, medyada ne kadar çok görünürseniz, stratejik olarak o kadar güçlü olursunuz – ister........

© İstiklal