“Edirne’den Dünyaya Şifa Mesajı’’
Edirne, Osmanlı’ya başkentlik yapmış ve tarihin en köklü miraslarını günümüze taşımış bir şehir. Kültürü ve tarihiyle adeta bir açık hava müzesi olan Edirne, bugün yalnızca camileri ve köprüleriyle değil; aynı zamanda tıp tarihine ışık tutan mirasıyla da dikkat çekiyor.
Edirne, Türkiye’nin tarihi ve kültürel coğrafyasında ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Camileri, köprüleri, saray kalıntıları ve külliyeleriyle adeta bir açık hava müzesi görünümündedir. Her bir eseriyle yalnızca mimari bir ihtişam sunmaz; aynı zamanda Osmanlı’nın sosyal, kültürel ve bilimsel birikimini günümüze taşır. Edirne’nin kimliği, yalnızca tarihî yapılarında değil; insanı merkeze alan medeniyet anlayışında da saklıdır. Bu yüzden Edirne, hem tarihçiler için bir araştırma merkezi, hem kültür meraklıları için bir açık hava müzesi, hem de insanlığın ortak mirasına ışık tutan bir medeniyet kapısıdır.
Bu mirasın en önemlilerinden biri hiç şüphesiz ki Sultan II.Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi’dir.
1488 yılında Sultan II. Bayezıt tarafından yaptırılan külliye, yüzyıllar boyunca darüşşifa ve tıp medresesi olarak hizmet verdi. Akıl ve ruh hastalarının su sesi, ney, ud ve rebab gibi müzik aletleriyle tedavi edildiği ve bitkisel ilaçların hazırlandığı bu merkez, dönemin en ileri sağlık kurumlarından biri kabul ediliyordu.
Zamanla kaderine terk edilerek harabe haline gelen bu eşsiz yapı, yıllar sonra Trakya Üniversitesi’nin özverili çalışmaları ile yeniden ayağa kaldırıldı. Bugün modern bir müze kimliğiyle ziyaretçilerini ağırlayan külliye, hem Osmanlı’nın sağlık anlayışını hem de insan merkezli medeniyet vizyonunu gözler önüne seriyor. Bu konunun önemine binaen Sultan II.Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi’nin bugün modern bir müze kimliğiyle ayakta olması, hiç kuşkusuz Trakya Üniversitesi’nin özverili çalışmaları sayesinde mümkün olmuştur. Tarihî mirasın korunmasında büyük emek sarf eden üniversite yönetimine, akademisyenlere ve emeği geçen tüm ekibe gönülden teşekkür ederiz.
Sekizinci Osmanlı Padişahı Sultan II.Bayezid tarafından 15.yüzyılda 4 yıl gibi kısa bir sürede yaptırılarak asırlar boyunca sağlık, sosyal, eğitim ve dinî bir kurum olarak hizmet vermiş bir külliyedir. Külliyenin en önemli yapısı da çağına göre çok gelişmiş mimari anlayışla hayata geçirilmiş olan darüşşifasıdır. Osmanlı’nın insan merkezli sağlık anlayışının en somut tezahürü olan bu darüşşifa, sadece hastaları tedavi eden bir kurum değil; merhamet, sevgi ve bilimin birleştiği bir medeniyet projesidir.
Bugün müze olarak hizmet veren bu eşsiz yapı, aldığı uluslararası ödüllerle de Osmanlı’daki şifa geleneğini Avrupa’ya ve dünyaya tanıtan bir kültür elçisi konumuna yükselmiştir. Edirne’nin tarihî kimliğine ve insanlık mirasına kattığı bu değer, şehrin sadece taş duvarlarla değil, gönüllere dokunan bir ruha sahip olduğunu göstermektedir.
Edirne’nin tarihi miraslarından Sultan II.Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, Osmanlı’nın şifa geleneğini günümüze taşıyan en önemli yapılardan biridir. Dünyanın sayılı sağlık yapılarından birinin içinde hayata geçirilen bu müze, aldığı uluslararası ödüllerle de Türkiye’nin gururu olmuştur.
Sultan II.Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi’nin büyük başarılarının nasıl gerçekleştiğini bu başarıya katkı sunan kıymetli isimlerden ve konunun uzmanı olan Müze Sorumlusu Sayın Enver Şengül ile konuştuk.
1-Sayın Enver Şengül. Öncelikle size teşekkür ediyoruz. Müzenizin aldığı uluslararası ödüllerden bahseder misiniz? Bu yapı hem Osmanlı tıp mirası hem de kültürel turizm açısından nasıl bir önem taşıyor?
1997 yılında Trakya Üniversitesi tarafından kurulmuş olan müzemiz, ülkemizin en ilgi çeken müzelerinden biridir. Müzemizin 3 tane uluslararası prestijli ödülü bulunuyor. Bunlardan en önemlisi 2004 yılı Avrupa Konseyi Avrupa Müze Ödülü’dür. Bu ödülle Avrupa Kültürel Mirası Mükemmellik Kulübü’ne dâhil edilmiştir. Bu eşsiz ödül Fransa’nın Strasbourg şehrindeki Rohan Sarayı’nda dönemin Avrupa Parlamentosu üst düzey yöneticilerinin katıldığı törenle müzemize takdim edilmiştir.
İkinci önemli ödülümüz, Avrupa Kültürel Miras Birliği ve Mükemmellik Kulübü’nün vermiş olduğu ödüldür. 2007 yılında Almanya’nın Köln kentinde düzenlenen Ödüllü Müzeler buluşmasında en iyi sunum ödülünü kazanarak ikinci uluslararası başarısını elde etmiştir.
2008 yılında ise Güneydoğu Avrupa Gazeteciler Derneği Yılın Başarı Ödülü’ne müzemizi layık görmüştür.
Bu tarihi yapılar aynı zamanda UNESCO Dünya Kültür Mirası geçici listesindedir.
Bu yapının Osmanlı mirası ve kültürel turizm açısından önemi tartışılmaz. Tıp tarihindeki önemi, yapıldığı döneme göre son derece ileri ve insancıl tedavi yöntemlerinin ve eğitim anlayışının uygulanmış olmasıdır. Mimarlık tarihindeki önemi de tarihte merkezi ayrıntılı planlı hastanelerin tarihteki bilinen ilk örneği olmasıdır. Benzerlerini yapımına batıda bundan 200 yıl sonra başlanmıştır.
2-Osmanlı döneminde bu şifahane hangi yöntemleriyle öne........© İstiklal
