​Bir zamanlar küresel gücün, inovasyonun ve endüstriyel dehanın tartışmasız merkezi olan Avrupa, bugün hızla bu konumunu kaybediyor. Kıtanın kaderi, 19. yüzyılda Gottlieb Daimler’in otomobili icat etmesiyle mühürlenmişti; bu icat, bir asrı aşkın refahın, teknolojik üstünlüğün ve jeopolitik etkinin temelini attı. Ancak bugün, bu altın çağın kesinlikle sonuna gelmiş bulunuyoruz.

​Artık bir gerçeği kabul etme zamanı geldi!

Avrupa, kendi inşa ettiği dünyanın merkezinde bir aktör değil, iki süper gücün rekabetini izleyen bir seyircidir. Endüstriyel liderliğini kaybetti, dijital geleceği kaçırdı ve en kötüsü, kendi teknolojik gelişmelerini engelleyen kurallar koyarak bu gerilemeyi kendi elleriyle hızlandırdı.

Özetle bugünün dünyasında inovasyon ile jeopolitik güç arasındaki bağ hiç bu kadar çıplak olmamıştı ve Avrupa, bu kritik denklemi çözmekte başarısız oldu.

​Otomobil endüstrisinin güncel durumu, bu düşüşün en somut kanıtıdır. Almanya'nın geleneksel gücü hâlâ büyük olabilir fakat sektörün geleceği; çiplere, elektrikli-dijital ve bağlantılı teknolojilere kaydıkça, gücünün eridiğini görmekteyiz. Elektrikli araç devriminin öncüleri arasında Avrupa markaları değil, Silikon Vadisi’nden Tesla ve Çin’den BYD gibi devler başı çekiyor. Bir zamanlar Avrupa’nın en kârlı pazarı olan Çin, bugün yerel üreticileri teknoloji ve hız konusunda geleneksel Avrupa markalarını geride bırakmaya başladı. Bu, sadece bir Avrupa için pazar kaybı değil, yüzyıllık sanayi mirasını ve teknolojisinin demode olduğunun kanıtıdır.

​Bu gerileme, otomobil sektörden gelen veriler ile sınırlı değil. Aslında olan,........

© İstiklal