​Devrik lider Esad döneminin özellik son yıllarında, Ankara ile Şam arasında soğuk ilişkiler hakimdi. Ankara’nın soğuk bürokratik koridorlarında, on yılı aşkın bir süredir devam eden vekâlet savaşlarının, sert söylemlerinin ve donmuş ilişkilerin yerine, şimdilerde daha sıcak ve samimi ilişkilere görmekteyiz.

Şöyle ki, Türk ve Suriyeli bakanların aynı masa etrafında toplanması, sadece diplomatik bir nezaket veya basit bir güvenlik toplantısı değil, Ortadoğu’nun tektonik plakalarının yavaş ama kararlı bir şekilde hareket ettiğinin en son ve en somut kanıtıdır. Suriye’de uzun yıllar devam eden karmaşık ve kanlı iç savaşın ardından, dün adına düşman, terörist denilenlerle bugün masada ortak bir gelecek arayışına giriliniliyorsa, bu sahadaki gerçeklerin ideolojilere galip geldiği yeni bir dönemin habercisidir.

​Türkiye için meselenin özü, kuruluşundan bu yana en temel güvenlik kaygısı olan sınırlarının güneyindeki “terör koridoru”nu engellemek ve bu yapıyı kalıcı olarak ortadan kaldırmaktır. Ankara, yıllar boyunca Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunduğunu söylerken, aynı zamanda bu bütünlüğü tehdit ettiğini düşündüğü YPG/SDG varlığına karşı askeri operasyonlar düzenledi. Şimdiyse bu mücadelede en etkili ve kalıcı çözümün, Suriye’nin meşru ve merkezi otoritesiyle iş birliği ile çözmek için adım atılmaktadır.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “her türlü desteği vermeye devam edeceğiz” açıklaması, bu yeni stratejinin........

© İstiklal