İslam’a ve Müslümanlara Ehl-i Kitap Merkezli Kültürel Saldırılar - 2
Geçen haftaki yazımızda ehl-i kitaptan İslam’a ve Müslümanlara yönelen kültürel saldırılardan bahsetmiş, bunlara dört örnek vereceğimizi söylemiş ve ilk ikisini, yani “misyonerlik ve ajanlık” faaliyetleriyle “şarkiyatçılık/ oryantalizm” çalışmalarını kısaca izah etmiştik. Kalan iki projeyi, dinlerarası diyalog ve ılımlı İslam projelerini de bu yazımızda anlatacağız.
3- Dinlerarası Diyalog Projesi
Misyonerlik faaliyetlerinden beklenen, istenen sonuç alınamayınca, bu faaliyetler devam etmekle beraber, legal kabul edilecek yeni bir faaliyet sahasına ihtiyaç duyuldu.
Hıristiyan Katolikliğin merkezi olan Vatikan, yeni ve büyük bir proje hazırlığına girişti. Misyonerliğin meşrulaştırılması için, dünyanın çeşitli yerlerinden topladığı 800 kardinali bir araya getirmek suretiyle 1962 - 65 yılları arasında “modern misyonerlik” diyebileceğimiz bir teşkilat projesi oluşturdu. Gayesi Mesih misyonuna hizmet, yani “Hıristiyanlığı dünya dini haline getirmek” olan bu projeye dinlerarası diyalog projesi adı verildi.
Bu projeyle kelime-i tevhidin temeline dinamit konmuş olmaktadır. Dolayısıyla buna evet diyenler ferdî planda istikametten sapmış, küfre sürüklenmiş; içtimai planda da dinî ve milli kimliğe ihanet etmiş olurlar.
Zira bu projenin temeli Hz. Peygamber’i (s.a.v.) dışlama esasına dayanmaktadır.
Bunun için Vatikan temsilcileri “Allah’ta buluşalım”, “İbrahim’de buluşalım” gibi sloganlar geliştirmişlerdir. Yani Müslümanlara (haşa) “Muhammed’i bize dayatıp şart koşmayın, çünkü biz ona inanmıyoruz.” mesajı vererek “Bu projeye gelirken peygamberinizi bırakarak, kelime-i tevhid olan iman cümlenizi parçalayarak gelin!” demiş olmaktadırlar.
Vatikan’ın “İbrahim’de buluşalım” sloganı “”İbrahimi dinler” kavramının üretilmesine sebep olmuş, İbrahimi dinler kavramı ise siyasi yöne evrilerek, bugün adına İbrahim Anlaşmaları / normalleşme süreci denilen şeytan planına çevrilmiştir.
Ne acıdır ki dinlerarası diyalog projesi Türkiye’de evvela, kendini bir sivil toplum kuruluşu gibi tanıtan FETÖ’cüler tarafından benimsenmiş, yoğun faaliyetlerle hep gündemde tutulmuş ve büyük kitlelere ulaştırılmıştır.
1998’de yapılan II. Din Şurasında ise dinlerarası diyalog Diyanet’in faaliyet kapsamına da alınmış ve bu çerçevede birçok program tertip edilmiştir.
Bundan sonra da ilahiyat camiası ve sair eğitim kurumları tarafından da ekseriyetle sahiplenilmiş, hatta okul kitaplarına kadar sirayet edebilmiştir.
Ne zaman ki FETÖ’nün ihaneti 15 Temmuz 2016 tarihinde bir darbe girişimi şeklinde ortaya çıkmış; böylece dinlerarası diyalogun hangi menfur gayeye hizmet ettiği de iyice anlaşılmıştır.
Neticede ayıkan bazı şahıs ve kurumlar geri adım atmak suretiyle dinlerarası diyaloga paydos demişlerse de, bir kesim, yıpranan bu dinlerarası diyalog tabirini kültürlerarası diyalog tabirine çevirmek suretiyle aynı projeyi desteklemeye devam etmiştir.
Ne yazık ki bu proje Türkiye’de birtakım kurum ve şahıslar nezdinde hala devam etmektedir ve buna yönelik ciddi bir tedbir alınmamıştır.
FETÖ’ye şiddetle karşı........
© İstiklal
