Her Şeyi Kafaya Takmamak Lazım(!)
Sabah uyanıyorsun, daha gözünü açmadan elin telefona gidiyor. Açıyorsun haberleri: yine biri öldürülmüş, orman yine yanmış, benzine yine zam gelmiş. Bi' bakıyorsun, millet yine birbirine girmiş sosyal medyada. Her gün başka bir olay, başka bir sinir bozukluğu. Eskiden “Bu kadar da olmaz” derdik, şimdi “Bugün de şansımıza bu çıktı” diyoruz.
Eskiden sinirlenirdik, üzülürdük. Şimdi ne oldu? Sanki alıştık gibi. Hatta bazıları diyor ki: “Her şeyi kafaya takmamak lazım.” Güzel laf. Ama artık bu laf, teselli değil, bahane oldu. Çünkü takacak takat kalmadı. Herkes yorgun, herkes yılmış.
İnsan haberleri izliyor, birileri “kadın cinayeti” diyor, öbürü “çocuk öldürüldü” diyor. Kimi sosyal medyada üzülüyor, kimi tepki veriyor. Ama artık şunu demek lazım: cinayet cinayettir kardeşim. Kadınmış, erkekmiş, çocukmuş… Bunu ayıra ayıra mesele sulandırılıyor. Suçu işleyeni değil, kurbanın kimliğini konuşup duruyoruz. Oysa soru net: Bu insan neden öldürüldü? Bu cinayet neden önlenmedi? Kim görevini yapmadı? Kim uyudu, kim kulak tıkadı?
Ama bakıyorsun, mesele cinayet değil de bir zam olduğunda, belediyenin hizmeti eksikse ya da bir yolsuzluk ortaya çıktıysa... işte o zaman herkes partisinin gözlüğünü takıyor. Kendi partisi zam yaparsa “mecburdu” diyor. Rakip yaparsa “soygun”. Belediyedeki torpili görmezden........
© İstiklal
