İşgal ve soykırım rejimi İsrail, 13 Haziran 2025 tarihinde, İran İslam Cumhuriyeti’ne yönelik yoğun ve güçlü bir saldırı düzenledi. İran’ın en üst düzey komutanları ve nükleer bilim adamları ilk saldırılarda şehid düştü. Eş zamanlı olarak içerideki işbirlikçiler ve MOSSAD ajanları harekete geçirildi. Gerçekten İran, zor bir duruma düştü. Fakat aynı günün gecesinde İran, İsrail’e gereken yanıtı verince sürecin seyri değişti. Başta İsrail ve ABD olmak üzere kimse, İran’ın, bu saldırıdan böylesine hızlı ve güçlü bir şekilde doğrulabileceğine ihtimal vermiyordu. Fakat İran doğruldu, dik durmayı başardı ve sonuçta da kendisine göre “zaferi” elde etti.

Bu “zafer”, birçok boyuttan değerlendirilebilir. Özellikle askeri ve siyasi analizler uzmanları tarafından yapılacaktır. Ben ise başka bir noktadan nazar ederek karşımızdaki manzarayı idrakim ölçüsünce tasvir etmek istiyorum. Yazımızın sorusu şu: İran’ın asıl zaferi nedir?

Kanaatimce İran’ın asıl zaferi, küresel dünya düzeninin güç ve gövde gösterisi yaptığı ve bu kadar pervasızlaştığı bir zamanda, tüm insanlığı muhatap alan İslam dininin dinamiklerini, kendi nokta-i nazarınca temsil ve teklif etmeyi başarmasıdır. Biliyorsunuz İran, 1979 yılındaki İslam Devrimi’nden bu yana İsrail ve Amerika’nın bölgedeki politikalarına ve dünyadaki düzenine karşı çıkagelmiştir. Bu karşı tutumu, İran’a büyük bedeller ödetmiştir. Savaşlar, ekonomik yaptırımlar, iç karışıklıklar ilâ ahir… Fakat 46 yıldır eksiğiyle-gediğiyle, emperyalizm ve Siyonizm’e direnen bir İslam........

© İslami Analiz