Nasipli Hac Günlerim
Biz, önce niyet eder sonra gayret ederiz. Sonra da irademizi niyetimiz doğrultusunda kullanır, dua ve tevekkül ederiz. Bütün bunlardan sonra sahip olduğumuz şeye de nasip deriz. Hac bir mümin için en güzel nasip olsa gerektir.
Rabbimiz: “Oraya (hacca) gitmeye gücü yeten herkesin o evi (Kâbe’yi) haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır”1 buyuruyor. Farz olan hac vazifemi yapmış olmama rağmen eşimi götürmeyi ve bu vesileyle ikinci defa hac yapmayı arzuladığım için Diyanet İşleri Başkanlığı’na 2013 yılında kayıt yaptırmış ve kuradan çıkmasını bekliyorduk. 2016 yılında bin kişilik ilave hac kontenjanı verilince bizim için bir ışık belirdi. Pazartesi günü pasaportları teslim ettim, salı günü yola çıktık. İki buçuk saatte Cidde’deydik.
Hac demek zorluk demektir. Eskiden sekiz ayda gidip gelinirmiş. Daha önce karayoluyla umreye ve hacca gitmiştim. Yolda çekilen zorlukları iyi bilirim. “Yolculuk azaptan bir parçadır”2 buyuruyor Allah’ın Rasulu. Karayoluyla yapılan yolculuk, yürüyerek veya atlarla yapılan yolculuklara bakarak lüks sayılırdı elbette. Uçakla iki buçuk saatte gidilen mesafeyi karayoluyla üç günde ancak kat edebilmiştik. Sınır kapılarında uzun kontroller ve beklemeler. Stresler, namaz ve yemek molaları, abdest alabilmek için çekilen sıkıntılar saymakla bitmez. Zahmetle kazanılan şeylerin rahmeti de büyük oluyor.
Sebebini bilmeden Cidde havaalanında on bir saat otobüste bekletildik. Niçin beklediğimizi bilmiyoruz ama bildiğim bir şey var, bu bekleyiş, Beytullah’a ulaşma özlemimizi artırmış ve sabır sınavından geçmiştik. Peygamber Efendimiz(sav) sadece hac ve umre ibadeti için: “Allah’ım bana haccı/umreyi kolaylaştır ve onu benden kabul et” demiş. Ulaşım kolaylaşsa da zorluk bitmeyecek belli ki. İhrama Ankara havaalanında girmiştik. Yani artık ölü taklidi yapmamız gerekiyordu. İhram dediğimiz şey ölüye giydirilen kefenin aynısı aslında. Hac, baştan sona ölüm rabıtasıdır. Bundan sonraki tüm ritüeller ahirette olacakların bir provası mahiyetindedir.
Elli km’lik bir yolculuktan sonra Mekke’deyiz. Ne demek Mekke? “Bathâü Mekke”: Sel yatağındaki kumluk demekmiş.3 “Ey Allah’ım sel yatağına evini yaptırmanın sebebi nedir?” diye sorasım geliyor aklıma. Acaba dünyanın fani ve geçici olması sebebiyle midir bilinmez. Kur’an’da “ekin bitmeyen bir vadi”4 olarak nitelenir Mekke. Sıcak bir iklime sahip, düzensiz yağışlar ve konumu dolayısıyla tarih boyunca birçok defa sel baskınlarına muhatap olmuştur. Günümüzde de sel baskınlarının olduğu haberlerini duyuyoruz.
Çöl ve verimsiz toprakların, dünyanın merkezi olarak seçilmiş olması ve tüm Müslümanların her yıl burada buluşmasının emredilmiş olması belki de dünyamızı fazla mamur hale getirip de cennetin güzelliğini unutmayalım, ana hedefimizi kaybetmeyelim diyedir.
Haccın üç farzı var: İhram, tavaf ve vakfe. İhrama mikat denilen yerlerde giriliyor ama harem5 bölgesine ihramsız girilemeyeceği için biz Ankara Havaalanı’nda girmiştik. İhram, yasaklı bir süreyi ifade ederken günlük kullanımıyla erkeklerin ihram kıyafetinin adı olmuş. Bu yasaklı sürede her türlü canlıya zarar vermek yasaktır. Sineği bile öldüremezsiniz. Yeşil bir şey kopartamazsınız. Saçınızı tarayamaz, makyaj yapamazsınız. Yaparsanız cezası var.
Üç farklı usulde hac yapılabilir. Önce umre yapar sonra hac yaparsınız. Umre ve hac için iki ayrı ihrama girilir. Önce umre sonra da haccımızı yapar bu güzel nimet için şükür kurbanı keseriz. Buna “Temettu Haccı” denir.
İkinci usul; umre ile haccı tek ihramla yapmaya niyet edersiniz, hac bitinceye kadar ihramda kalırsınız. Bunu yapmak biraz zordur ama sevabı fazladır. Yine şükür kurbanı kesilir. Buna da “Kıran Haccı”........
© İnsaniyet
visit website