Gezen Güzel, Oturan Gazel Olurmuş
“Gezen güzel olur, oturan gazel olur” der annem. Daha nice atasözü, derleme ve maniler var hafızasında. Kendisi de gezmeyi, yeni insanlarla tanışmayı, konuşmayı, hediyeleşmeyi ve ikram etmeyi çok sever. Biraz anneme çekmiş olmamın etkisi biraz da ismimin yansıması olsa gerek ben de gezmeyi ve muhabbeti severim. Keşke onun kadar da cömert olabilseydim. Malum, isimlerin insan davranışlarına etkisi vardır. Rabbimiz de ibret nazarıyla gezmeyi teşvik ediyor: “De ki, yeryüzünde gezip dolaşın ve Allah’ın ilk yaratılışı nasıl başlatıp devam ettirdiğini görün. Allah, daha sonra ikinci hayatı da işte böyle gerçekleştirecektir. Allah her şeye kadirdir.”1 Allah’ımızın tavsiyesidir niyetiyle seyahat eden ibadet sevabı alır. İşimizin de gezme üzerine kurulu olması bize çift taraflı kazanım sağladı; bir taraftan işimizi yaparken diğer taraftan da ibadet sevabı kazanmak, bizim için çifte nimet oldu.
2014 yılında başladığım TDV Yurtlar ve Sosyal Tesisler İktisadi İşletmesi Müdürlüğü; çalışmaları yerinde görmek ve istişareler yapmak için tam bir seyahatlik işti. Küçük bazı zorlukları olsa da kafama göre bir yol arkadaşım varsa değme keyfime. Rabbime şükürler olsun iyi arkadaş konusunda yernik2 olmadım. Gezilerimiz, idari olduğu kadar eğitim amaçlı olurdu. Öğrencilerimizle ortak programlar yapardık. Her yurdumuz, farklı bir programa ev sahipliği yapardı. Yurtlarımızın olmadığı bazı yerlere ise teklif edilen yurt binalarını, teknik bir ekiple incelemeye giderdik. Vakfımızın diğer faaliyetleri için de farklı illere bazen de ülkelere ziyaretlerimiz olurdu. Tabii gittiğimiz ilin tarihi güzellikleri kadar tarihte yaşamış güzel insanları da ziyaret etmekten ruhumuz müstefit olurdu. Henüz hayatta olan güzel insanları başka bir yazıya havale edip isterseniz bu gün tarihi konuşalım.
İdari merkezimizin Ankara olması sebebiyle buranın tarihte yaşamış güzel insanlarıyla, onların kokularının sindiği mekânlarla daha fazla buluşma fırsatımız oluyordu. Bu güzel insanların en fazla ziyaret edileni ve bizim de ziyaret ettiğimiz, Hacı Bayram Veli Hazretleridir. Rivayet odur ki bu mekâna daha önceleri de Selman-ı Farisi Efendimizin ruhunun kokusu sinmiştir. Ak Medrese (Augustus antik yapısı), Peygamberimizsav henüz teşrif etmezden ve Selaman-ı Farisi de Medine yollarına düşmeden önce burada yedi yıl hocalık yapmıştır.
Şeyh Taceddin-i Veli’nin ve Mehmet Akif Ersoy’un Taceddin Camii ve Dergâhındaki kokusunu içinize çekebilir, Nuri Pakdil ve Muhsin Yazıcıoğlu’nu da dâhil ederek Fatiha okuyabilirsiniz. Biz de öyle yapardık. Ankebut suresinde; “Her canlı ölümü tadacak ve sonunda dönüp huzurumuza geleceksiniz” buyurulur. Bu ayeti âdeta bizim Yunus tefsir eder; “Yunus öldü deyu salâ verirler, ölen hayvan imiş âşıklar ölmez” diyerek bazı ruhların hayatiyetinden bahseder. Peygamberimiz de kabristanlıklara girince oradakilere selam vermiş ve selam vermeyi de bize tavsiye etmiştir: “Selâm size, ey bu diyarın mümin ve Müslüman olan sakinleri! Bizler de inşallah size katılacağız. Allah’tan bize ve size afiyet dilerim.”3
Bâyezid-i Bistâmî (v. 874)’nin vefatından doksan yıl sonra dünyaya gelen Ebu’l Hasan Harakânî (d. 963)’ye icazet vermiştir. Bazı sırlı meseleler var ki bizim gibi avam olanların akıl erdirmesi zordur. Yerin altındakilere ait nice ruhlar var ki üstündekilerden yaptırım gücü daha fazladır.
İstanbul’a giderseniz, sabah namazını Eyüp Camii’nde........© İnsaniyet
visit website