Sessizliğin Sesi – III
(anlatı)
***
“Gökyüzünün başka rengi de varmış
Geç fark ettim taşın sert olduğunu”
demiş şair Cahit Sıtkı.
Ben bu yaşımda yeni fark ettim. Bugün gökyüzü gerçekten başka bir renk. Ne mavi ne beyaz ne gri, ne siyah! Apayrı bir şey. Böyle bir renk de mi var, diye düşünürken başka bir zaman, taşın sert olduğunu bilmeme rağmen sert mi değil mi diye kaç kere başımı vurduğumu, her seferinde başımın ağrıdığını, gerçekten taşın sert, başımın yumuşak olduğunu kavramıştım sonunda. Gel zaman git zaman sert taşa kafamı vura vura zamanla taşın yumuşadığını, kafamın da sertleştiğini gördüm.
Kim bilir şair ne kastederek göğün farklı renkleri olabileceğini, bulunduğu yaşta da taşın hâlâ sert olduğunu düşünmüştür. Aslında her dem göğün rengi değişir, taş sertleşir ve yumuşar. Su insanı boğar, kurtarır; ateş yakar, ısıtır. Dünya hep insanın gözüyle gördüğü, yaptığıyla yaptığıdır.
Biz bunu ne kadar görüyoruz?
Sorun bizde.
***
Jonathan Swift İrlandalı, ilginç bir adam. Kara mizahın babalarından biri olarak kabul edilir. Gulliver’in Seyahatleri kitabı yıllardır okutuluyor, diğer hikâyeleri pek tanınmıyor, bilmiyorum ama kesin ve uzlaşı kabul etmez dilinden ve hırçınlığından olabilir mi? Guliver’in maceralarını çocuklara okutturduk yıllarca. Sevimli masallar diye. Bunun büyükler için yazıldığını biliyor muyuz, yetişkinler dahi henüz mizahi dilini anlamamışken… Yazık!
“Yaşlılık Günlerim İçin Kurallar” dediği ve “sakın” ile başlayan onlarca sözü var. Birinde diyor: “Sakın........
© İnsaniyet
![](https://cgsyufnvda.cloudimg.io/https://qoshe.com/img/icon/go.png)