menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Vefatının 7. Yılında Öğretmen Ertuğrul Seyhan

10 0
29.01.2025

Size bir kişiden ve bir kitabının basım macerasından bahsedeceğim: Ertuğrul Seyhan.

“Bezme gel “diye bize, yâr emr u fermân eyledi

İyân görünüp, bizi kendine hayran eyledi

Bizi şarâb-ı aşkla mest u sekran eyledi

Gönlümüze aşk koyup, dünyaya mihman eyledi

Kitap bu rubâî ile başlıyor. Kitabın 360. son rubâîsi ise şöyle:

Gönül mescidinde, minber u mihrâb sensin

Gönülde mihman ve kadehde şarab sensin

Nurlu göze vâha a’ma göze serabsın

Yâ Rabb hitâb senden, okunan kitab sensin

Bursa’da bulunduğum yaklaşık yarım yüzyıllık süre içinde tanıdığım güzel insanlardan biri de Ertuğrul Seyhan’dır. 1960’lı yıllarda bu şehrin Millî Eğitim Müdürlüğünü yaparken bir ilkokulda öğretmen olan Mehmet Ali Deniz (1) ile tanışınca “dünya”sı değişti. Tasavvuf âleminin sınırları ve melâmet sahasının sırları ile tanıştı. Bu âmir memur ilişkisini düşününce aklıma hep benzer bir hali yaşayan Bayrak şairi Arif Nihat Asya’nın (v.1975) şu beyti gelir:

Senden el aldığım gün sana vermiştim izin

Hem müridi hem şeyhi olduk birbirimizin

Deniz’le buluşunca Seyhan, mutasavvıf şairlerin peşine düştü, onlara âşık oldu. Divan’ları okudukça kendini yeniden okumaya başladı. Bir müddet sonra hissettiklerini sadırdan satıra aktarmaya başladı. Telif eserler ve pek çok konuda antolojiler ortaya çıktı. Bursa’da kendisi gibi dervişmeşreb bir yayıncı buldu: Cahit Çollak. Bazı eserleri Uludağ Yayınları’ndan çıktı. Tasavvufî Şiirler ve Deyişler ile ilgili beş kitaplık bir antoloji için bendeniz aracı olmuştum. 2013 de Büyükşehir Belediyesi hepsini bir arada yayınladı: Gönül Dili.

Yazdığı dörtlükleri- gerçek rubâî kalitesinde görmemekle birlikte- zaman zaman ziyaretine gittiğimizde bize de zevkle okuyor ve bunların basılmasını can u gönülden arzu ediyordu. Setbaşı’nda bulunan devlethanelerinde İhsan Deniz’in de katıldığı bir ziyaretimizde Bilal Kemikli, manzumeler için “Rubâî zevkı duyuyorum ve o niyetle okuyorum.” demişti. Bu ifadeden memnun olan hocamız kitabına Rubâî Tadında ismini vermişti.

Hastane yolculuklarının sıklaştığı bir dönemde 2015 yılında Rubâîler, Cahit Çollak’a teslim edilmişti. O da dizgisini, sayfa düzenini Mehmet Temelli’ye yaptırmış, basılması için mâlî açıdan bir fırsat kollamaya başlamıştı. Derken 8 Ocak 2017 günü, sabah namazını kar kış demeden Ulucami’de kılan Cahit Çollak’ın ikindi vakti Emirsultan’da cenaze namazı kılındı. Kitap melül ve mahzûn kaldı. “Hiç değilse Hoca vefat etmeden basılsa, son eserinin mürüvvetini görse” diye temenni etmeye başladım kimseye söylemeden… Ne yazık ki o da olmadı. Cahit Bey’den bir yıl sonra 29 Ocak 2018 günü onu da doğduğu yer olan Umurbey’de, “Ben de Yazdım” kitabının........

© İnsaniyet