Vefatının 140. Yılında Victor Hugo’nun Na’t-i Şerifi
Sefiller adlı romanıyla her zaman dünya klasikleri listesinde yer alan Fransız yazar Victor Hugo’nun (Ö. 22 Mayıs 1885) Peygamber Efendimiz ile ilgili uzun bir şiir kaleme aldığını biliyor muydunuz? Ben bilmiyordum. Sürgünde iken yazdığı Yüzyılların Efsanesi isimli eseri 1859 yılında basıldığında bu şiir orada mevcuttu. Fakat ne hikmettir bilinmez daha sonra yapılan baskılarında söz konusu uzun şiir birileri tarafından çıkartılmıştı. Bu durum onun vefatının yüzüncü yılına (1985) kadar devam etti.
Bu haberi ve Na’ti okuyunca bunun gerçekten Hugo’ya ait bir metin olup olmadığı konusunda şüpheye düştüm. Çünkü zaman zaman böyle şeylerle karşılaşıyoruz. Yıllardır Fransa’da yaşayan sernâyî dostumuz Kudsî Erguner’e sordum. Sağ olsun Hugo’dan önce Voltaire meselesine açıklık getirdi. Dolayısıyla Batı’nın Aydınlanma Çağı adını alan dönemin bazı detayları da ortaya çıktı. Batı düşünce ve sanat hayatının bu iki büyük temsilcisi ile İslâm kültürü arasındaki ilişkiler dikkatimi çekti. Bakalım sizin de çekecek mi?
Kudsî Erguner’den Notlar
Voltaire Hakkında
Asırlardır, askeri alanda Avrupalılara yenik düşen halklar, sadece fiziki değil, fikrî ve manevi işgal altındadırlar.
Bu ortamda batılı olmayan toplumlar, en yüksek değerlerinin ve özellikle dinlerinin Avrupalılar tarafından ilgi görmesinden mutluluk duyarak, maksadı ne olursa olsun, bu ilgiyi bir iltifat ve değer katkısı olarak görmekteler.
Dinlerinin gerçekliğine inanmak için Müslümanlar da astronotlardan, ilim adamlarından hatta son zamanlarda televizyon denizcisi kaptan Cousteau’dan medet umar oldular.
İslam’ın modern dünyayı değil, modernliğin İslam’ı aydınlatması umularak bazı batılı fikir adamlarının, yazarlarının hatta siyasi şahsiyetlerinin İslam’ı şereflendirdikleri hâlen dahi rivayet edilmekte.
Müslüman olduğu iddia edilenlerden birisi de 1694- 30 Mayıs 1778 yılları arasında yaşamış olan ünlü Fransız yazarı ve filozofu Voltaire’dir.
Öncelikle Voltaire bugün “deist” olarak adlandırdığımız dinsiz ama bir tanrıya inanlardandır. Bir söylevinde: “Erdem için bir destek noktası arayan ahlaklı insan, yüce olduğu kadar adil bir varlığı kabul etmelidir. Dolayısıyla Tanrı dünya için her anlamda gereklidir.” ve “Eğer Tanrı var olmasaydı, onu icat etmek zorunda kalırdık.” demiştir.
Hristiyan kilisesini ve dogmatik din inancını tenkid ederken, birçok eserinde İslam Hukuku’nu çok daha hikmetli bulduğunu yazmıştır.
Voltaire’in Peygamber’in hayranı olduğunu söylemesi, Hristiyan hoşgörüsüzlüğünün aksine Müslüman hoşgörüsünü savunması, diğer aydınlanma çağı 18. yy. filozofları gibi kiliseyi tenkit etme amaçlıdır.
Hatta Voltaire, 1748’de ‘’Muhammed’in Trajedisi’’ adlı tiyatro eserinin ardından yayınlanan Kur’an üzerine bir makalede: “Eğer kitabı bizim zamanımız ve bizim için kötüyse, çağdaşları için çok iyiydi ve dini daha da iyiydi. Neredeyse tüm Asya’yı putperestlikten uzaklaştırdığı söylenmelidir” demiştir.
Bütün bunlara binaen Voltaire’in ölümünden önce gizlice Müslüman olup olmadığını elbette Allah bilir. Gerisi sadece söylentidir. Selam ile
Kudsi Erguner
28 Nisan 2025
Victor Hugo ve İslam
2010 yılında kendi adına bir yayınevi kuran Erick Bonnier, ‘’Encre d’Orient’’ (Doğu Mürekkebi) başlıklı bir seri kitap yayınladı, bu yayınlardan biri de Fransız Diplomat yazar ve tarihçi Dr. Louis Blin’in kaleme aldığı “Victor Hugo et l’islam” adlı kitaptır.
Yazar bu kitabına Victor Hugo’nun şu cümlesini aktararak başlar.
“Eğer eseri büyüklüğü, imkânların küçüklüğü ve neticenin muazzamlığı bir adamın dehasının üç ölçüsü ise, modern tarihin büyük bir adamını Muhammed’le insani olarak kim kıyaslanabilir ? [Filozof, hatip, elçi, yasa koyucu, savaşçı, fikirlerin fatihi, dogmaların onarıcısı, imgesiz bir kültün, yirmi yeryüzü imparatorluğunun ve bir ruhani imparatorluğun kurucusu, işte Muhammed! İnsan büyüklüğünün ölçüldüğü tüm ölçeklerde, hangi insan ondan daha büyüktü?”
Victor Hugo’nun “La Légende des Siècles” Asırların Efsanesi adlı kitabından alıntılar yapan Blin, Hugo’un, Peygamberimizden ve Kur’an’dan yüzlerce kez bahsettiğini tespit ederek, Kur’an’ın ilâhi olana ve ölümden sonraki hayatla ilişkili susuzluğu giderecek bir yol olduğunu kabul ettiğinin altını çizer.
Louis Blin, bu eserinde, Victor Hugo’nun “laik bir aziz” olarak sunulmasına rağmen genel olarak dinle ilgilendiğini ve o zamanlar halk tarafından hiç bilinmeyen İslam’a açık olduğunu ispat ederek tartışılmaz gerçekleri ortaya koymaktadır.
Yine Louis Blin, Victor Hugo’nun 1843 yılında kızı Léopoldine’in trajik bir şekilde ölümünden çok etkilendiğini ve İncil’i tekrar okumasına rağmen sorularına cevap bulamadığını iddia eder.
Hugo 1846’da Ku’an’ı ilk kez okuduktan sonra çok etkilenerek şöyle yazmıştı: “Hangi türden olursa olsun bir büyük kitap reddedilemez. Müslüman olmadan Kur’an’ı okuyabilirsiniz, Hind fakiri olmadan Vedalar’ı okuyabilirsiniz, Voltaire’ci olmadan onun Zadig’ini okuyabilirsiniz ama onlara hayran olmaktan kendinizi alamazsınız.
Hugo’nun vefatından önce Müslüman olup olmadığı konusu biz kulların ispat edebileceği bir iddia değildir. Ancak bir aydın veya entelektüel olan Hugo’nun yaşadığı çağın ve ortamın bağnazlığını aşarak İslam dinine ilgi duyması hatta Peygamber’e ve Kur’an’a hayranlığını ifade etmesi bir samimiyet hatta cesaret konusudur.
Hz. Peygamberin vefatını anlatan........
© İnsaniyet
