Benzer İsimli Kitaplar-“Sefine”(Gemi)ler-
Kitap isimleri, konularına göre farklılık arz ettikleri gibi kullanılan isimler açısından da bir çeşitlilik gösterirler. Eslafın kitapları için kullandıkları isimlerin ekseriyetle secili/şiirsel oldukları görülür. “Sefine/Gemi” ismi taşıyan ve farklı dallarda kaleme alınmış başka eserler olsa da 1495-1926 yılları arasında yazılan benzer ismi taşıyan sekiz kitaba ve yazarlarına yer vereceğiz. Arapçada “gemi” için ekseriyetle “sefine” ve “fülk” isimleri kullanıldığı gibi mecâzi anlam olarak, “çeşitli konuları içine alan ansiklopedik mâhiyette eser” için de kullanılmaktadır. “Sefîne-i evliyâ: Velîler kitabı.” “Sefînetü’ş-şuârâ: Şâirler kitabı” gibi. (Kubbealtı Lugatı) “Sefine” kelimesi üçü Kehf suresinde olmak üzere, Kur’an’da dört yerde geçmektedir. “Fülk” ise yirmi üç yerde geçmektedir. “Sefine” ismi taşıyan kitaplar yanında başlığında “fülk/gemi” ismi taşıyan eserler de mevcuttur. Şemsüddîn Muhammed b. Tolun’un el-Fülkü’l-Meşhûn fî Ahvâli Muhammed b. Ṭolûn adlı eseri gibi. Başlığında “sefine” ve “fülk” bulunan kitaplar için Kâtip Çelebi ve Bağdatlı İsmail Paşa’nın eserlerine bakılabilir.
“Sefine/Gemi” İsimli Kitapların Özellikleri
Adlarını zikredeceğimiz “Sefine/Gemi” ismini taşıyan sekiz kitaptan biri derleme biri de tercüme-telif türündedir. Geriye kalan altı kitap ise telif eserlerdir. Söz konusu eserlerden biri Arapça, yedisi -biri Farsçadan çeviri- Türkçe yazılmıştır. Yedi çalışmanın her biri biyografik eser olup âlim, meşayih, şair, kaptan-ı deryalar ve reisülküttapların biyografisine yer vermektedir. Sadece Râgıb Paşa’nın kitabı farklı kaynaklardan derlenmiş nesir ve şiir türünden iktibaslardan müteşekkil bir eser olup aynı zamanda sekiz kitap içerisinde Arapça kaleme alınan tek eserdir. “Sefine/Gemi” sözcüğü ile başlayan kitaplardan Devletşah’a ait kitabın asli dildeki ismi Tezkiretü’ş-Şuarâ olup aşağıda adına yer vereceğimiz Süleyman Fehîm tarafından Sefînetü’ş-Şuarâ başlığıyla Türkçeye aktarılmıştır. Ahmed Resmî’nin eserinin ismi Halîkatü’r-Rüesâ iken diğer bir “Sefine” yazarı Râgıb Paşa’ya sunulduğunda, onun tavsiyesi üzerine kitabın ismi daha çok Sefînetü’r-Rüesâ diye anılmaya başlanmıştır.
Zikredeceğimiz ilk kitabın yazarı, Devletşâh b. Bahtişâh-ı Semerkandî olup, Semerkant’ta doğmuştur. Timurlular’dan Şâhruh Mirza’nın nedimlerinden Emîr Alâüddevle-i İsferâyînî’nin oğludur. Bâbür’ün maiyetinde bir emîr olan büyük kardeşi Radıyyüddin Ali ise aynı zamanda Türkçe ve Farsça şiir yazan bir şairdi. 900/1494 yılında vefat eden Devletşâh’ın en önemli eseri, Ali Şîr Nevâî’ye ithaf ettiği İran şairleri hakkındaki Tezkiretü’ş-Şuarâ’dır. Bir mukaddime, yedi bölüm ve bir hâtimeden oluşan eserin mukaddimesinde şiir sanatı ve meşhur on Arap şairi hakkında bilgiler verilmektedir. Kitapta, 143 İran şairinin biyografilerine ve şiirlerinden örneklere yer verilmektedir. Tezkiretü’ş-Şuarâ, özetlenmiş olarak Hoca Süleyman Fehîm Efendi tarafından Sefînetü’ş-Şuarâ adıyla Türkçeye çevrilmiştir. Eseri daha sonra Necati Lugal Türkçeye tercüme etmiştir. (TDV İslâm Ansiklopedisi) “Devletşah” maddesinde bu bilgiler yer alsa da kendisini XVII. yüzyıl divan şairi Fehîm-i Kadîm’den ayırmak için Fehîm-i Cedîd, Süleyman Fehîm-i Sânî ve Hoca da denilen “Süleyman Fehîm” maddesinde buna işaret edilmemektedir. Benzer isimli kitaplar arasında yer vermemizin nedeni, kitabın tercümesinde kullanılan isimden dolayıdır.
Benzer ismi taşıyan kitaplardan Sefîne-i Nefîse-i Mevleviyân, Sâkıb Dede’ye aittir. İzmir’de doğan Sâkıb Dede, Kütahya Mevlevîhânesi’nde kırk altı yıl şeyhlik yapmıştır. 1148/1735 yılında vefat etti. Mevlevîhânenin hazîresine defnedildiği kaydedilmekteyse de hazîrede kabrine dair bir işaret bulunmamakta, sandukası bugün cami olarak kullanılan mevlevîhânenin camekânla ayrılan kısmında yer almaktadır. (Bursalı, Osmanlı Müellifleri, 1/179). Sefîne-i Nefîse-i Mevleviyân, Mevlevîlik tarihiyle ilgilidir. Üç cilt olarak neşredilen kitabın ilk cildinde (268 sayfa. Altmış isim.) Menâkıbü’l-Ârifîn’in bittiği tarihten kendi zamanına kadar Konya Mevlevî Âsitânesi’nde postnişin olan çelebilerin biyografilerine yer verilmiştir. Karahisar (Afyon) ve Kütahya mevlevîhânelerinin kurucuları olan, anne tarafından Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin soyuna mensup çelebilerin biyografileriyle başlayan cildin sonunda Mevlânâ’nın soyundan ileri gelen dört kadının biyografileri yer almaktadır. İkinci ciltte (220 sayfa. Seksen isim), çeşitli mevlevîhânelerde şeyhlik yapanlara yer verilmiştir. Üçüncü ciltte (144 sayfa.), yetmiş yedi ünlü Mevlevî’nin biyografisine yer verilmektedir.
“Ragıb’ın Gemisi ve İsteklerin Definesi” anlamına gelen Sefînetü’r-Râgıb ve Defînetü’l-Metâlib adlı kitabın yazarı Sadrazam Koca Râgıb Paşa, 1110/1698 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Diplomat, şair ve tarihçi olan Râgıb Paşa’nın asıl adı Mehmed olup Râgıb mahlası ile birlikte Mehmed Râgıb olarak bilinir. Daha çok Koca Râgıb Paşa diye anılmıştır. Râgıb Paşa, iyi bir devlet adamı olarak pek çok resmi görevde bulunmuş, önemli işlere öncülük etmiş ve sadrazamlık makamına kadar yükselmiştir. Revan ve Bağdat’taki görevlerinden sonra 1741 yılında Reisülküttâblık makamına getirilmiştir. Mısır valiliği sırasında tekrar İstanbul’a çağrılmış, Rakka ve Halep valiliklerinden sonra III. Osman zamanında veziriazamlık makamına getirilmiş, III. Mustafa’nın ilk sadrazamı olmuştur. Padişahın kız kardeşi Saliha Sultan’la evlenen Koca Râgıb Paşa, 1176/1763’te vefat etmiştir. İstanbul/Koska’da (Laleli) kendi adına yaptırdığı kütüphanenin bahçesine defnedilmiştir.........
© İnsaniyet
