Yitiksöz 26 (Aralık 2024 / Ocak 2025) Üzerine
Sanat, Edebiyat ve Düşünce Dergisi
Yitiksöz Ömer Erinç’in “anılara defterlere sığar mı / aşk / belki mümin bir kalbe” bendini kapağa taşıyor bu sayısında. Yirmi altıncı sayısında kış mevsiminin ülkemizde iyice hissedildiği günlerde okuruyla buluştu. Cenap Şahabettin’in “Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş, / Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi karlar / Geçen eyyâm-ı nevbaharı arar…” dizelerinde dile getirdiği gibi karlar hep bir arayış içindeyken ne yazık ki günümüz insanının günlük telaşe (konformizm-koşturmaca) kaygısıyla bu arayıştan, yani hakikat arayışından oldukça uzağa düştüğü de bir gerçek.
Genel Yayın Yönetmeni Sayın Duran Boz, “Hikâye Edebilmek” adlı yazısında medyalar tarafından esir alınan çağcıl (!) insana dikkat çeker. Yazıdan kısa bir bölüm sizlerle:
“Hikâyesiz oluş, gitgide modern dönemlerin pratiği durumuna gelir. Kolay ulaşılabilir ve tüketilebilir olan değer kazanırken emeğin hışıltısı herhangi bir zenginlik doğurmaz. Zahmetsiz ele geçirilenlerin kıymet ifade eder duruma gelişiyle insanın iç dünyasını enformasyon çıvgınları basar.
İnsan, dokunamadığı dünyaların tınısına var oluşunu kapatır sonunda. Anlatı ormanlarını görmezden gelen tutumuyla yaşadığı ânla ilgisini keser. Alnını gelişigüzel hoppalıkların akınına ipotek eder. Malumat yığınlarının bendesi oldukça sempatikleşeceğini düşünür. Yeryüzüne bir hikâye ile geliş bilgisine yabancılaşmanın kıyıcılığını duymamaya azmeder. Şükretmeyi tersyüz edişiyle anlam bilgisine ilgisizliğini de ortaya koymuş olur.”
Yitiksöz-25’e Cahit Koytak, Aziz Kağan Güneş, Yasin Mortaş, Mehmet Aycı, Yunus Emre Altuntaş, Nurettin Durman, Sinan Davulcu, Ekrem Elmas, Hüseyin Çolak, Ayşegül Sözen Dağ, Cahit Küçük, Agâh Sayra, Mustafa Gök, Hacı Ahmet Sevgili, Sinem Sevgili ve Mustafa Köneçoğlu’i şiirleriyle katkı sunmuş. Hüseyin Çolak, Sınanmak Oksit Olmaktır Kendi Pasına adlı şiirinde çağın insanının sınavına değiniyor. Buyurun şiirden bir bölüme:
Sınanmak Oksit Olmaktır Kendi Pasına
Müminler kardeştir kelebekler sergüzeşt
Kalabalıklar izdihamıdır münzeviliğin
Gökyüzü mütemadiyen stabil
Bak nasıl sığdırır bir kalbe hepimizi
Boy boy saksılara ekilse Hâbil
Çiçeğin bahara inancı gibi
Nedenler seyyale sonuçlar hep putperest
Ölümü düz bir çizgi ile tarif ediyor tababet ehli
Olay yeri inceleme şeridine benziyor hayat
Dudak okumayla bilinmez dünya haberleri
(…)
Sınan ki sınanmak oksit olmaktır kendi pasına
Kalmak, baktığın vitrinde gül bitirmektir
Özenip durma kuşlara
Yekûnu kâfi miktar dikotomi
Yaran sağalınca biter dünya
Sözü beklet bak kelimeler henüz terli
Sancıyla başlar güzel olan her ne varsa
Yitiksöz-26’da; Zeynep Sati Yalçın, Gülçin Yağmur Akbulut, Vedat Ali Kızıltepe ve İsmail Kılınç öyküleriyle yer alıyor.
İsmail Kılınç “Sardunya” adlı öyküsünde bir baba-oğulun sardunya çiçeği üzerinden kurdukları ilişkiyi öykülüyor:
Sardunya
“İnsan, bütün renklere şahit olacak!
Oğlum, renklerin büyüsüne kapılmış gökkuşağını seyrediyordu. Biraz şaşkın, biraz hayran… Öyle ya, insanı insan yapan hayretidir. Seyrin sefası dinmesin diye hiç müdahale etmedim. Beni fark ettiği an soru yağmuruna tutacaktı, biliyordum. Elimde çay ben de baktım gökkuşağına. Genelde yarısı belirginleşir, diğer kalan yarısı ise belli belirsiz olurdu; ancak bugünkü görsel şölende tam bir gökkuşağı vardı. Tüm renkler belirgindi. Çayımdan yudumladım. Eşim geldi balkona. Oğlumun üstüne bir hırka geçirdi. Ben hayal âleminde gezerken onun gerçekçi tavrı -kendine söylemesem de hayranlık uyandırırdı bende. Bir miktar azar yedim. Çay yüzünden su içmediğimi bilmem kaçıncı kez yüzüme vurup gitti. Geçiştirmeli bir cevap vererek uğurladım onu. Çünkü buradan sigara konusuna geçiş yapacaktı ve kendini güçlü sanan bir erkek için en dayanılmaz acı, haksız olmaktı. Dışarıda güçlü görünen erkeklerin annesinin veya eşinin yanında nasıl pusup kaldığını tahlile kalkışsak........© İnsaniyet
visit website