Kasabalar, Yollar, İstasyonlar
Sanırım 2016 yılıydı. Öyküler yazıyorum. Bol bol okuyorum. Her yere uzak bir köy okulunun lojmanında kitaplarla kendime bir dünya yaratmaya çalışıyorum. Gündüzleri okul, geceleri kitaplar. Bazen yan lojmandaki öğretmen arkadaşlarla laflamalar. Sonrası derin bir karanlık. Ucu bucağı yok. Çiçek gibi öğrenciler de olmasa köy tam bir yangın yeri. Yalnızlığın başkentlerinden biri. Şairler hep en doğrusunu bilir ve söyler. Orası da bir yalnızlık başkentiydi. Belki bu yüzden Ferit Edgü’nün Hakkâri’de Bir Mevsim’ini hep çok sevmişimdir. Bir duygudaşlık meselesi bu. Ev-okul ve yalnızlık. Okulun son ziliyle içime çöken o yalnızlık ve sıkışmışlık hissi gece boyu devam eder, balkonsuz evin penceresinde dışarıdaki turuncu ışıklara dalar, balkonlu bir evin hayalini, en azından balkonda nefeslenme gibi bir düşün içine düşerdim. Orada boğulmamak için yeniden kitaplara sarılırdım. O günlerin birinde hayatıma giriyor Mustafa Kutlu’nun Uzun Hikâyesi. Zonklayan kalbime bir darbe de o vuruyor. Daha ilk cümleyle beni alıp oradan uzaklaştırıyor. Başka bir yalnızlığa ortak ediyor beni. Yazarın da dediği gibi, bölük pörçük cümleler, gülüşmeler, hıçkırıklar… İçime doluşanlar bunlar. Bir masal okuyor gibiyim. Şaşkınım. Neden bu kitap bu kadar sardı ve sarstı beni? Neden bu Uzun Hikâye daha uzun değil? Hayata bakıyorum, o da öyle. Hem çok uzunmuş gibi gelir hem de çok kısa. Hayatı sorgulamak değil niyetim. Ama bazı anlar, şeyler veya kitaplar sorgulattırıyor bir şekilde. Sonrasında elinde kocaman bir anlamsızlık kalıyor. Aradan çok zaman geçiyor. Şimdi hesaplıyorum, 9 yıl geçmiş. Doğru ya 2025’teyiz. Şu an her yere uzak olmayan bir yerdeyim ama yine de kitaplar hep başucumda.
Zaman geçiyor.
LGS sonrası Havvanur adında öğrencime Uzun Hikaye’yi hediye ediyorum. Hediye eder etmez Havvanur’u kıskanmaya başlıyorum. Keşke bu kitabı ben daha önce değil de şimdi okuyor olsaydım. O heyecanı şimdi yaşasaydım. Öğrencim uzaklaşıyor. Ardından sesleniyorum, bak mutlaka oku, çok seveceksin. Sakın kaybetme bana geri getir. Tamam hocam, diyor. Uzaklaşıyor. Bir........
© İnsaniyet
