Çerkesler ne diyebilir/di?
Bir önceki yazıda mecliste kurulan ve “süreç” de önemli bir köşe taşı olacağını ümit ettiğimiz “Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi” komisyonunun faaliyetlerini ve DEM Parti’nin önerisiyle Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun komisyonda dinlenecek STK’lar arasına önerilmesini konu etmiş, ardından da Çerkesler arasında bu konudaki tartışmaları incelemiştik.
Daha doğrusu yaptığımız, 101 Çerkes sivil toplum örgütünün imzasıyla çıkan metni eleştirel bir yönden ele almak ve yazılan metnin ve taleplerin meselenin özüyle alakası olmayan oportünist bir çıkış olduğunu vurgulamaktı.
Yazı yayınlandıktan sonra Çerkeslere haksızlık ettiğimi, benim beklentilerimi karşılayacak bir Çerkes diasporası olmadığını, kurumların da Çerkes toplumuna göre hareket ettiğini ve yapılan çalışmalara benim çok eleştirel bir perspektiften baktığımı ileten arkadaşlarım oldu. Bu, anlaşılabilir bir durum tespiti ve eleştiri. Ancak bunun anlaşılabilir olması Çerkeslerin yanlış yerde konumlandıkları gerçeğini değiştirmiyor.
Çerkes diasporasının ve kurumsal yapılarının siyaset tecrübesinin olmadığını, devletin perspektifine göre hareket eden çekingen tavırlarını ve demokratik bir perspektif geliştiremediklerini bende kabul ediyorum. Bu bir realite zaten. Kabul etmemek gerçeği inkâr etmek olur. Ancak bu realite ve gerçeklik, bu durumun, Çerkeslerin ve birlikte yaşadıklarını halkların (ya da ülkelerin) hayrına olduğunu göstermiyor. Aksine bu mevcut sosyo – politik durum traji komik sonuçlara sebep oluyor. Bir önceki yazıda gündem ettiğimiz talepler metni tam olarak böyle bir duruma işaret ediyor…
Çerkeslerin varlıklarını devam ettirebilmeleri, dillerini kimliklerini ifade edebilmeleri ve devamlılıklarını sağlayabilmeleri için demokrasiden başka bir çıkış yolları yok. Bunun içinde başta kendilerinin demokratik bir perspektif geliştirmeleri ve yaşadıkları ülkelere bu perspektiften katkı sunmaları gerekiyor. Bunu yapamadıkları takdirde şimdiye kadar olduğu gibi otoriteler tarafından övülen ancak övüldükleri kadar da yok sayılan ve gerektiği durumlarda araçsallaştırılan bir topluluk olarak yok olup gidecekler…
Mevcut Çerkes diaspora kurumlarının bu günkü atmosferde ve kendi mevcut konumlarında radikal politik tutumlar almalarını beklemiyorum kendi adıma. Ancak “bu kadar da olmaz” denecek” metinler yazılması da can sıkıcı bir hal alıyor zaman içinde.
Peki, mevcut........
© İlke TV
