menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

‘Şu madun Çerkesler’

15 7
05.05.2025

Bir önceki yazıyı, konuşamayanlardan, nefesi yetmeyenlerden bahsedip “madun bir kimlik olarak Çerkesler” i konuşalım diye bitirmiştik.

O günden bugüne baya bir zaman geçti. Gündemin rüzgâr kadar hızlı aktığı ülkemizde bir yandan “süreç” yürütülmeye çalışırken bir yandan 19 Mart “darbesi” gerçekleştirildi. Bu yazıda gündem edeceğimiz madun kimlikler (özelde Çerkesler) bütün bu konularda kendi meşreplerince dahi cümle kuramadılar. Sesleri çıkmadı. Bu da bize, maduniyet meselesini ne kadar derinden ele almamız gerektiğini gösteriyor.

Çerkesler

Bu toprakların 161 yıllık tarihine dâhil olmuş, buralı olmayan bir halk olarak Çerkesler; gerek yaşadıkları – 1864 ile sembolleşen – soykırım, gerekse geldikleri coğrafyada karşılaştıkları yeni kolonyal süreçler sebebiyle politik konularda sesi en son çıkan – çoğu zaman hiç çıkmayan – toplumlardan. Madunluk biraz da böyle bir şey. Devletin/otoritenin tavrı tam olarak belli olmadan cümle kurmak, her daim riskli görülür madunlar için.

Çarlık Rusyası tarafından gerçekleştirilen soykırımın ardından dönemin Osmanlı coğrafyasına yayılan geniş Çerkes kitlesi, yeni geldikleri “halife”nin ülkesinde bir yandan nefes alacak imkânı bulurken bir yandan da Osmanlı devletinin ihtiyaçları öncelenerek yerleştirildiler. Bugün İsrail’den, Ürdün’e, oradan Suriye’ye ve Anadolu coğrafyasına kadar her yerde Çerkeslerle karşılaşıyor oluşunuzun ama hiçbir yerde toplu yerleşimlerine rastlamamanızın temel sebebi Osmanlı İmparatorluğu’nun iskân politikasıydı. Hicaz demir yolunu koruma görevinden, Ermeniler başta olmak üzere gayrimüslimlerle Müslüman toplum arasına yerleştirilmeye, oradan İstanbul’un yakın bölge savunmasına kadar birçok gerekçe bu yerleştirilmenin sebepleri arasında sayılabiliyor.

Buralı olmama, dışarıdan gelme yani diaspora olma hali, gelinen ülkeye sürekli bir minnet duygusuyla yaklaşmayı ve otoritelerle iyi geçinme çabasını beraberinde getiriyor. Otoritenin de beklediği tam olarak bu. Osmanlı........

© İlke TV