menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yerelden yükselen barış zılgıtları

11 1
06.06.2025

PKK’nin 12. Kongre kararıyla kendini feshetmesinin üzerinden daha bir ay geçmemişken yerelden barış talepleri yükselmeye başladı. Bu talebi dile getirenler ise çatışmadan doğrudan etkilenmiş insanlar, Kürt siyasetinin tabiriyle “bedel” ödemiş olanlar. Hem de can kaybı gibi ağır bedeller. Barış talepleri Kürt yerelinden yükselirken Türk yerelinde ise bir sessizlik hakim. Gerçi kimileri aksi tepkinin olmamasını yani sessizliği bile hayra yoruyor. Devlet kanadı söylemleri ve eylemlerini tamamen Türk kamuoyunun hassasiyetleri ve reflekslerini temel alarak belirlemeye devam ediyor. Bundandır ki 10. Yargı Paketi’nde siyasi mahpuslara yönelik beklenen düzenlemeler bütün taleplere rağmen dahil edilmedi ve takvim olarak sonbaharı gösterdiler. Zira Türk kamuoyuna, öncelikle PKK’nin silahlarını bıraktıklarını göstermek istiyorlar ki “pazarlık yok” söylemlerini devam ettirebilsinler. Bir yandan da medya aracılığıyla “terörsüz Türkiye” retoriğine devam ederek insanları barışa ikna etmeye çalışıyorlar. Gece yarısı televizyonda zaplarken bir anda kendimi yandaş medya denilen A Haber’de bir hukuk profesörünün İslami referanslarla neden PKK ile aynı masaya oturulması gerektiği savunmasını izlerken buluyorum. Velhasıl ilginç zamanlar.

Kürt kamuoyunda sadece son on beş günde dile gelen barış çağrılarına baktığımızda çok önemli seslerin yükseldiğini görüyoruz. Barış Anneleri. Beyaz tülbentleri ile barış mücadelesi veren kadınlar. 2018’de Diyarbakır’da yaptığım bir saha araştırmasında bana söyledikleri “biz son nefesimizde bile önce ‘barış’ deyip sonra şehadet getireceğiz” sözleri kulaklarımda çınlıyor. Barış Anneleri barış çağrısını yaparken her zamanki gibi yine asker ve polis annelerine de sesleniyorlar. “Artık cenazeler gelmesin, Türk annelerinin de Kürt annelerinin de gözyaşları durulsun” diyorlar.........

© İlke TV