Tanışma ve Kürt Barışı 101
Yeni bir mekana girerken tanışmak adettendir. Önce bir selam sabah. Ben de İlke TV mekanında başlayan bu yeni köşe yazarlığı serüvenime önce bir selamla giriş yapmak istiyorum. Bendeniz, basında “barış akademisyenleri” olarak bilinen gruptan biri, “bu suça ortak olmayacağız” metnine imza verdiği için ihraç edilmiş bir akademisyenim. O metnin üzerinden 9 yıl geçti ve biz ne barış fikrimizden ne de zikrimizden vazgeçmedik. Her fırsatta bunu dile getirmeye devam ettik. Yazmak eylemi ise daha farklıdır, hele düzenli yazmak. Düşüncelerinizi organize eder, daha berrak görmenizi sağlar. Bu yüzden hayatımda ilk defa deneyimleyeceğim bu haftalık yazı yazma eylemi benim açımdan da fikirlerimi kamusal bir alanda tartışma olanağı açtığından ne yalan söyleyeyim heyecanlıyım. Siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler alanında doktora derecemi beni ihraç eden üniversiteden aldım, diplomamın altında ihraç kararımı imzalayan rektörün imzası var. Çatışma çözümü, barış çalışmaları, Kürt meselesi, arabuluculuk, toplumsal cinsiyet alanlarında çalışmalar yapıyorum. Yazılarım da bu minvalde olacaktır, baştan söylemesi.
Uzun bir tanışma girizgahı yaptığımıza göre “Kürt barışı 101” başlığına döneyim. 101 giriş anlamındaki ders demektir. Malum bizim de Ekim’den beridir gündemimiz yeniden bir çözüm süreci olduğundan ve bunu tanımlama konusunda hala kafalar karışık olduğundan bir giriş ile başlamak istedim.
Nevi şahsına münhasır olan ve bildiğimiz örneklerden farklı bir sıralama ile başlayan bu yeni süreci tanımlarken siyasetin bize dayattığı “terörsüz Türkiye” retoriği ile karşı karşıya kaldık. “Yeni çözüm süreci”, “malum süreç”, “güncel süreç” gibi farklı farklı tanımlamalarla karşılaşıyorum. Öncelikle devletin, iktidar ve ortaklarının “terörsüz Türkiye” retoriği rahatsız edici olsa bile anlaşılır olarak görüyorum. Çünkü bu aktörler Kürt meselesini hep bir “terör” kavramına indirgeyip, on yıllarca bunu güvenlikleştirme politikaları ile çözmeye çalıştılar, ama ne mümkün! Dolayısıyla sorunu da çözümü de yine aynı ayrıştırıcı dille tanımlıyorlar. Siyasetin dayattığı bu retoriği reddedip sivil alanın kendi retoriğini........
© İlke TV
