Kutuplaş(tır)an barış: Nabza göre şerbet
10 ay önceki Bahçeli-DEM Parti tokalaşması ile başlayan süreçte Meclis komisyonunun kurulmasına kadar geldik. PKK’nin gözlemcilerin önünde silah bırakma (yakma) seremonisi gibi tarihi bir ana da hep beraber şahitlik ettik. Peki adına barış dediğimiz yaşanan bu süreç toplumsal barışa ne kadar yakın? Daha da açarsam bu barış süreci Kürt ve Türk kamuoyu arasındaki toplumsal kutuplaş(tır)manın neresinde duruyor?
Literatürde negatif barış olarak kavramsallaştırılan ve çatışmasızlık hali olan de facto duruma baktığımızda toplumda var olan kutuplaşmayı derinleştiren bir süreç yaşandığını görüyoruz. Üst seviye aktörler dediğimiz, çatışmanın tarafları olan devlet/iktidar ve PKK/Öcalan tarafından sürecin isminden başlayarak çok farklı retorikler kullanılıyor. Bir yandan AKP ve MHP’nin kullandığı dil diğer tarafta ise PKK/Öcalan ve DEM Partinin kullandığı dile baktığımızda bu farklılık daha da belirginleşiyor. Tarafların fikirlerindeki farklılık zikirlerine de yansıyor.
AKP/MHP tarafı meseleyi, Cumhuriyet tarihi boyunca 100 yıllık güvenlikleştirilmiş bir perspektifle “terör” kavramı üzerinden tanımlanması gibi çözümü de aynı kavramla tanımlıyor. Kullanılan “terörsüz Türkiye” kavramı bilinçli bir şekilde seçilmiş ve devlet/iktidar kanadının perspektifini net şekilde açıklıyor. Diğer tarafta ise Kürt meselesinin Kürtlerden kaynaklı bir güvenlik sorunu olmadığı ve devletin inkar, imha ve asimilasyon politikalarının sonucunda Kürtlerin silahlı mücadeleye başvurması olarak gören Kürt kanadı duruyor. Meseleyi “terör” değil, eşit vatandaşlık ve kimlik hakları gibi talepler çerçevesinde tanımlayan bu kanat da “barış ve demokratik Türkiye toplumu” tanımlamasını kullanıyor. Aslında tarafların kendi söylemlerinin meseleyi tanımlama şekilleri ile çok tutarlı olduğunu görüyoruz. Sorunun kaynağını tanımladıkları kavramlarla çözümü de tarif ediyorlar. Ve bu iki tarafın yer aldığı çözüm masasından kutuplaşmanın olmadığı toplumsal bir barış inşasının çıkmasını bekliyoruz. Peki bu gerçekleşebilir mi?
Toplumun barış sürecine ikna edilmesi için önceki deneyimlerden dersler çıkarılarak farklı yöntemler izleniyor. Habur sürecinde DTP otobüsünün üstünde halkı selamlayan PKK’liler ve onları bayraklar, zılgıtlar ve halaylarla karşılayan halkı gösteren görüntüler Türk kamuoyununda çok ciddi tepkiler almış ve adeta Sevr sendromuna yenisini eklemişti. Diğer yandan Çözüm Sürecinde Akil İnsanların 7 bölgede halkla yaptıkları basına açık toplantılar/buluşmalar da toplumun “ikna” edilmesi sürecini şeffaf yürütme örneği olarak........
© İlke TV
