Suriye’de merkezi devlet mümkün mü?
Suriye’de merkezî bir devlet inşası mümkün mü? Esad rejiminin sonlanmasından sonra yeni devlet ve ulus inşası süreci devam ediyor. Bununla birlikte, eski rejiminin devrilmesi üzerinden yaklaşık altı ay geçse de bu konudaki tartışmalar sonlanmış değil.
HTŞ liderliğindeki yeni Şam yönetimi üniter devlet geleneğini sürdürüp merkezî bir devlet kurma arzusunda. Buna karşın, Kürtlerin liderliğindeki de facto otonom Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi yönetimi federal bir sistem talep ediyor.
Ülkenin güneyindeki Durziler de benzer bir yönetime sahipler. Fransız mandası döneminde, 1921-1936 yılları arasında on beş yıl boyunca özerk bir bölgeye sahip olan Durziler, 2011 yılında başlayan iç savaşta, Süveyda bölgesinde de facto olarak bir özerk/federal bölge inşa ettiler ve bugün bu yapıyı sürdürmeyi arzuluyorlar.
Esad rejimi döneminde özellikle ordu ve güvenlik kurumlarında etkili olan Arap Alevileri (Nusayriler), siyasi ve askerî güçlerini kaybettiler. Bununla birlikte, ülkenin kıyı şeridinde bulunan Lazkiye ve Tartus illerinde, Hama kırsalı ve Humus çevresinde, yine başkent Şam’da önemli bir nüfusa sahipler ve ülkenin bir diğer önemli azınlık grubunu oluşturuyorlar.
Kürtler, Durziler ve Arap Alevilerinin yanı sıra ülkede Hıristiyanlar da önemli bir azınlığı oluşturuyor. Rum, Ermeni, Asuri/Süryani ve Arap Hıristiyanlar Şam, Halep, Hama, Humus, Haseke/Kamışlo gibi ülkenin öne çıkan şehirlerinin tamamında bulunuyorlar. İç savaş döneminde Hıristiyan nüfusun yaklaşık yarısı ülkeyi terk etti. Bununla birlikte, ülke genelinde yaygın bir dinî azınlık grubu olarak varlıklarını sürdürüyorlar.
Türkiye’de üniter devlet yapısı bir tabu haline gelmiş durumda. İdari özerklik gibi üniter yapı içerisindeki yönetim sistemleri bile ayrılıkçılıkla eşdeğer görülüyor. Bu konuda büyük bir korku var ve Türkiye bu korkularını Suriye’ye ihraç ediyor.
Oysa ki üniter yapı dışında federasyon ve yarı-federasyon gibi farklı siyasal sistemlerle yönetilen birçok ülke var. Dünya nüfusunun yarısından fazlası federasyon sistemiyle yönetiliyor. Amerika, Avrupa, Asya, Afrika ve Okyanusya gibi dünyanın farklı bölgelerinde ve kıtalarında birçok federal devlet bulunuyor. Hindistan, ABD, Pakistan, Nijerya, Brezilya, Rusya, Etiyopya gibi 100 milyonu aşan kalabalık nüfusa sahip ülkelerde daha yaygın olan federal sistem İsviçre, Belçika, Avustralya gibi birkaç milyona sahip ülkelerde de uygulanıyor. Üniter devlet geleneğinden gelen Fransa, İspanya, İtalya, Britanya gibi ülkelerde bile bugün ademimerkeziyete dönük birçok düzenleme yapıldı ve bu devletler yarı-federe devletler ya da bölgesel devletler olarak tanımlanıyor.
Türkiye her ne kadar üniter bir Suriye’ye yatırım yapsa da normatif/değersel tartışmalardan ziyade operasyonel düzeye bakıldığında ademimerkeziyetçi bir yapının kurulması daha muhtemelen gibi görünüyor. Suriye’de merkezî bir devletin kurulmasını neredeyse imkânsız kılan en az yedi dinamiğin altı çizilebilir.
Eski rejim referansı
İlk olarak, merkezî devlet, devrilen eski rejimi hatırlatıyor ve bu anlamda Suriye halkı nezdinde sanıldığı kadar yaygın bir rızaya dayanmıyor. Eski rejim birçok yönüyle tartışılabilir. Bununla birlikte iki hususu hatırlatmak yeterli: Esad ailesinin uzun yıllar yönettiği ülkede eski rejim her şeyden önce şiddet üzerine kurulmuş bir istihbarat devleti demek. İkinci olarak ülkenin maddi ve sembolik kaynaklarının sınırlı bir azınlığın elinde olduğu büyük bir eşitsizlik demek. Geniş halk yığınları üzerinde hukuksuz ve sınırsız bir şiddeti sürekli kılan ve toplumun büyük çoğunluğunu maddi ve sembolik kaynaklardan mahrum bırakarak yoksulluğa ve yoksunluğa mahkûm eden eski rejimi mümkün kılan merkezî devlet yapısıydı.
Yaklaşık on dört yıllık iç savaştan sonra tüm idari, siyasi ve askerî sermayeyi ve iktidarı radikal İslâmcı örgütlerin koalisyonu olan HTŞ liderliğindeki yeni Şam yönetimine bırakmayı öneren merkezî devlet teklifi bu anlamda toplumda rıza üretme potansiyeli düşük bir siyasi proje. Aksine eski rejimi fazlasıyla hatırlatan bir siyasi ufka, gelecek tahayyülüne işaret ediyor.
Bu noktada, HTŞ liderliğindeki yeni Şam yönetiminin toplumsal tabanının zayıf olduğunu, geniş toplumsal kesimlerin rızasına dayanmadığını not etmek gerekir. Aksine, geniş toplumsal kesimler içerisinde rıza üretmek HTŞ’nin en büyük imtihanlarından birini........
© İlke TV
