Değişim Çağında İç Denetim ve İç Denetçi
Yaşadığımız çağı tanımlayan kelimelerin başında değişim geliyor. Değişim, yaşadığımız pandemi süreci ile birlikte hiçbir dönem olmadığı kadar, dikkat ettiğimiz, konumumuzu belirlerken göz önünde bulundurduğumuz bir unsur haline geldi. İş dünyası aktörleri, en kritik kararlarında dahi bu dinamizmi dikkate alıyor. Değişim her çağda ve her yerde geçerli bir olgu olmasına rağmen, bugün yaşadığımız değişim özelliğinin diğer dönemlerden farkı, bu değişimin pandemi ile birlikte son derece hızlı yaşanan, bu nedenle gelecek için iddia sahibi olanlar tarafından dikkate alınması gereken bir zorunluluk haline gelmesidir.
İç denetçiler olarak, kurumlarda, iş süreçlerini değerlendiren, bu süreçlerin gelişmesini amaçlayan bir mesleği icra ediyoruz. Bu süreçler sürekli değişiyor. Bu değişimi yakından takip etmemiz, onu öngörmemiz çalışmalarımıza yansıtmamız gerekiyor. Değişimin hızı, ekonomik belirsizliğin de etkisiyle bu değişimin takibini zorlaştırıyor. Adeta değişime uyum yerine, değişimi öngörmeyi gerekli kılıyor.
İş süreçlerindeki değişimi takip edip, geleceği öngörmeye çalışarak yaptığımız çalışmalar, bizi iç denetçilerin bu değişim sonunda alacağı konumu düşünmeye zorluyor. Denetlediğimiz süreçler değişirken, bunları denetleyecek yöntem, kullandığımız teknolojik araçlar ve sahip olmamız gereken nitelikler de değişiyor. İç denetçilerin “değer katma” misyonu bu değişimi zorunlu kılıyor.
Bu değişimi öngören iç denetçiler kurumlarda paydaşlar için güvenilir bir danışman olurken, bu değişimi takip dahi edemeyenler ise güncelliklerini kaybederek piyasa dışına atılma riski ile karşı karşıyalar. Bu değişim, iç denetçilerin güvence veren bir görevli olmaktan öte, kurumlarda güvenilir bir danışman olabilmesi için fırsat sunuyor.
İç denetçilerin kurumlarda güven duyulan bir danışman olabilmesi için aşağıdaki özelliklere sahip olması gerekiyor.
Değişimi Öngörebilme
Bir iç denetçi, yaşanılan değişimin gerisinde kalmamak, esen rüzgârı kendi lehine çevirmek istiyorsa paydaşların beklentilerini dikkate alarak, değişime odaklanmalı, bu değişime uyumunu “değer yaratan” özelliğini ortaya çıkaran yeni yöntem ve yollar uygulamakla göstermelidir. Bu, iç denetçilerin organizasyonların kurumsal yapıları hakkında bütünsel bir bakış açısına sahip olmasını zorunlu kılıyor. Bu bakış açısı da ancak iddia sahibi, gerekli niteliklere sahip iç denetçilerle mümkün olacaktır.
Değişen ve karmaşıklaşan riskler, bu riskleri tam anlamıyla kavrayan iç denetçi insan kaynağının bulunmasını zorunlu kılıyor. İç denetim birimlerinde istihdam edilen iç denetçilerin yeterli sayıda olması, iç denetçilerin değişimin dinamik yapısına........
© Hürses
