Kadroya Geçen Sözleşmelinin Eş Durumu
İmam Nikahlı Eşin Nafaka Hakkı’nda bahsettiğimiz Kadroya Geçen Sözleşmelinin Eş Durumu yazımızı da sitemiz hukukihaber.net’te yayınlayalım da anlam bütünlüğü oluşsun. Buyrun efendim;
Çok şükür Türkiye’nin bir ayıbı daha sonra erdi; sözleşmeli öğretmenlerimizi kadroya geçirdik. Olay ücretli öğretmen, vekil öğretmen, kısmi zamanlı görevlendirilmiş öğretmen, kadrolu öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen ayrımları olması değildi öğretmenlik mesleği içinde; İş Kanunu açısından sözleşmeli işçinin mantığına aykırıydı sözleşmeli öğretmenlik.
Evet, işçi. Hayır emeğin önemine vurgu atmak için işçi nitelemesi yapmıyoruz; İş Kanunu’na göre ya iş görensindir ya da işveren. Ortası yoktur bunun uzman, müdür, genel müdür, CEO gibi…Gerçi bir de işveren temsilcisi de vardır haklar açısından fark yaratabilecek ama bugünkü konumuz değil. Memur filan diyecekseniz 657’ye gideceksiniz, biz 4857’deyiz.
İşK m. 11 iki tür sözleşme öngörür; belirli süreli ve belirsiz süreli. Eğer ortada bir proje varsa, amaç belirli bir işin tamamlanmasıysa belirli süreli sözleşme yaparız. Bir yazılım işinin bitirilmesi böyle bir şeydir, keza bir inşaat da öyle; lakin ortada bitirilmesi gereken bir proje yoksa iş sözleşmemiz belirsiz süreli olur.
Şimdi öğretmenlerimizi bir proje için işe almıyoruz, bu yüzden de sözleşmeli de olmamaları gerekir. Ha denilebilir ki öğrencileri birinci sınıftan alıyor, dördüncü sınıfa kadar okutuyor, al işte bak fıstık gibi proje, bal gibi de sözleşmeli olabilirler.
Lakin sen o atadığın öğretmenlerin sözleşmesini dört yıllık mı yapıyorsun? Hayır, yıllık olarak yapıyorsun. Hatta Eylül’de ilk olarak atadığın öğretmenin sözleşmesini 31 Aralık’a kadar yapıyorsun, ondan sonra her sene yeniliyorsun.
E ama ne yapacaktık, atıyorduk öğretmenleri öğretmen ihtiyacının olduğu doğuya, bir yıl çalışıyorlardı sonra da eş durumundan batıya geliyorlardı. Hatta ben bekar olarak atıyordum doğuya, hemen gidip batıdan bir eş buluyordu. Yavrularımız eğitim haklarından mahrum kalmasınlar diye sözleşmeli öğretmenliği getirdik.
Peki n’oldu şimdi, ne değişti? Baktınız insanlar zaten batının pahalılığına yetişemiyorlar, kimse zaten tayin istemiyor, bu yüzden mi sözleşmeli öğretmenleri kadroya geçirdiniz? Kiralardan dolayı kimse kalamıyorsa batıda, o zaman da oradaki yavrularımız eğitim haklarından mahrum kalmayacaklar mı?
Of Türkeş Hocam, hiçbir şey bilmiyorsun. Biz sözleşmeli öğretmenleri kadroya aldık ama onlara kağıt imzalattık, orijinal sözleşme süreleri bitene kadar tayin haklarının olmadığını kabul ettirdik.
O zaman güzelmiş. Madem böyle bir imzalarını alarak tayin haklarını da alabiliyorduk, neden en başta sözleşmeli öğretmenliği getirdik ki? İmzalatırdık bir kağıt, bir de yemin ettirirdik vallahi de billahi de tayin istemeyeceğim diye, olur biterdi.
İşte genç öğretmenim de bana tam olarak bu soruyu soruyordu; beni kadroya geçiriyorlar ama tayin istemeyeceğime dair de kağıt imzalatmak istiyorlar. Ne yapayım?
Dedim hiç çekinme, imzala. Hiçbir geçerliliği yok. Ta kadim Roma’dan beri gelen kuraldır; kimse henüz sahip olmadığı bir hakkından feragat edemez. Hatta TBK m. 420 bir adım da daha ileri gider; işvereni ibra edebilmek ancak iş sözleşmesi bittikten bir ay sonra olabilir. Burada amaç iş göreni korumaktır, o anda tüm haklarımı alamayacağım korkusundan bazı haklarından feragat etmesini önlemektir. Bu yüzden sözleşmeli öğretmenliği getirdik, bu işler bir kağıt imzalamakla olsaydı hiç gerek kalmazdı bu müesseseye.
Rahatladı öğretmenimiz. Peki n’olacak dedi ben imzaladıktan sonra tayin istediğimde?
İdare reddedecek senin tayin isteğini........
© Hukuki Haber
